Yol boyunca ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi bilememiştim. Her defasında belki bu sefer başkadır umuduyla hareket ediyor kendimi kandırmaktan ileriye gidemiyordum. Evimin anahtarını bulup kapıyı açmak istediğimde benden önce kapım hızla açıldı. Bakışlarım onu bulduğunda boğazımdaki yumruyu hissedip yutkunmaya çalıştım. "Efsun..." adımı kısık sesle tepkimi ölçmeye çalışır gibi söylemişti. Omuzlarım sanki umursamadığımı göstermeye çalışır gibi yukarı aşağı hareket ettirip dudaklarımı içeri bükerek ona baktım. Gözlerimiz birbirini bulduğunda bana öyle derinden bakıyordu ki. Sanki içime hapsettiğim, gizlemeye çalıştığım hayal kırıklarım bir film şeridi gibi gözlerime yansıyor gibi bakışlarını pür dikkat beni izlemeye odaklamıştı. Umursamıyormuş gibi davranmaya çalışmam ona işlememiş olmalı ki beni teselli etmek için hazır kollarını iç çekerek bedenime sardı. Saçlarımın arasına bir öpücük kondurup; "Benim güzel kızım..." dediğinde ise bende film tamamen koptu. Kızım... İnsan bir kelime ile sarsılır mıydı? Bir kelime canımı bu kadar çok yakmamalıydı. Bunun bendeki eksiğini bildiğinden kendisi tamamlamak ister gibi sımsıkı sardı beni. Kollarının arasındayken kendimi daha fazla tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Ne kadar çabalarsam çabalıyım onun yanında hiçbir şeyi gizleyemiyordum. Bir bakışı, bir sözü tamamen çözülmeme yeterli oluyordu. Ama o zaman bilmiyordum. Gün gelecek bir gün sırf o üzülmesin diye kendimden geçercesine hissettiklerimi, yaşadıklarımı gizlemek zorunda kalacağımı bilmiyordum. Kapak tasarımı @bataklikyakamozuAll Rights Reserved