Belki Bir Gün || Berna Aslıhan
  • Reads 66,675
  • Votes 5,928
  • Parts 28
  • Reads 66,675
  • Votes 5,928
  • Parts 28
Complete, First published Aug 06, 2021
Mature
Leyla ve Oğuz, henüz iki küçük çocukken sevmişlerdi birbirlerini. Kader onları bir araya getirdiği gibi her defasında hayatın başka bir köşesine savurmayı da ihmal etmemişti. Leyla, polis çocuğuydu ve yine babasının tayini çıkınca oradaki hayatı ardında bırakıp yeni hayata adım atmak zorunda kalmıştı. On bir yaşında Oğuz'dan ilk kez ayrı düştüğünde o küçücük kalbinin acıdan parçalanacağını düşünmüştü.
Çocuk akıllarıyla birbirlerine bir söz vermişlerdi: Şimdi olmasa da belki bir gün...
Bir gün Oğuz'u tekrar bulacak ve sözünü tutacaktı. Tuttu da... Ancak hayatın onlar için farklı planları vardı. Sanki herkes bir olmuş onlar mutlu olamasın diye uğraşıyordu. Her defasındaysa son sözleri belki bir gün oluyordu. 
"Belki bir gün kader bizden yana olur."
Dört yıl süren rüya gibi bir ilişki yaşadılar. Uzaktan da olsa yan yanaymış gibi sevdiler birbirlerini. Ta ki o güne kadar...
Yıllar sonra tekrar karşılaştıklarında bu defa işler öyle kolay olmayacaktı. Hayatın onlar için hazırladığı son bir oyunu kalmıştı. Aynı şirketin içinde beraber çalışmak zorunda kaldılar. Leyla elbette arkasını dönüp gitmeyi istedi. Ancak Oğuz bu defa öyle kolay pes etmeyecekti.
Peki, kazanan taraf kim olacaktı? Aşk ve intikam dolu bir hikâyeye hazırsanız başlayalım.

İlk yayınlanma tarihi - 20/08/2021 -
All Rights Reserved
Sign up to add Belki Bir Gün || Berna Aslıhan to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
NİLDA (BİR BERDEL HİKÂYESİ) by __Zemheri_
11 parts Ongoing Mature
"Çekil önümden." Eseriyle gurur duymalıydı. Zira bu yaşıma kadar böylesine yoğun hissetmediğim bir öfkeyle sınanıyordum. Gözümün önünü bürüyen kan mı karanlık mı bilmiyordum. "Asla! Böyle gitmene izin vermem." Dimdik duruyordu karşımda. Sanki sıradan bir sohbetin içindeydik. "Şakam yok, Ferman. Sana defalarca söyledim, yapabileceklerimi sınama!" Ona doğrulttuğum silahtan korkmuyordu. Ama korkması gerekiyordu. Yüzümde mimik oynamadan silahın sürgüsünü hızla çekip mermiyi atışa hazır hale getirdim. "Beni vuracak mısın? Eğer vuracaksan öldüğümden emin ol yoksa seni asla bırakmam." Gözlerinde ufak bir endişe bile belirmezken bir de bana meydan okuyordu. "Umarım ölmezsin." Silahı milim oynatmadan bütün hislerime rağmen ustalıkla tuttuyordum. Duygularımı gizleyerek bütün soğukkanlılığımla baktım gözlerine. "Gidişimi izlemen sana daha iyi bir ceza olacak. Kendi ellerinle yıktığın oyunda sen de kazanamazsın." "Seni kazanamıyorsam kazanmak da kaybetmek de umrumda değil." Oynadığı bütün bu oyundan sonra bir de beni kazanmayı mı bekliyordu? Belki bu kadar öfkeli olmasam buna gülebilirdim. "Seni son kez uyarıyorum, çekil önümden. Ben senin bildiğin o kadın değilim." Kendim bile kendimi tanıyamıyordum artık. "Namlunun hedefi ölümcül değil!" Gözleri gözlerimden milim oynamıyordu. Niyeti beni daha fazla kışkırtmak mıydı? "Böyle için soğuyacaksa vur, Nilda. Ama seni asla bırakmayacağım." Saniyeler içinde parmağım tetiğe baskı uyguladı. Bir silah patladı, atlar ürktü, kediler kaçacak yer aradı ve Ferman Arnasın kanı Mardin topraklarına aktı. "Sana söylemiştim Ferman Arnas! Bir gün Mardin topraklarına senin de kanın akacak demiştim." ° Benim kalemimden bir berdel yazılsa nasıl olurdu acaba, diye düşünürken bir baktım sahneler çoktan yerini almış, kelimeler art arda dizilmiş, bana bir yazmak kalmış... 07/09/2024 📖
YAKAMOZ by lieebe
40 parts Complete Mature
12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese göz dikilmişti. Kimsesiz bırakılmıştım. Hayatımı kendi başıma kurmuştum. Şimdi olduğum kadına ulaşırken yoluma dizdiğim her taşta benim emeğim vardı, sadece benim emeğim. Kendi kendimi yetiştirmiştim. Bir ailem olmamıştı. Bir ailem olmamıştı ama sekiz yaşındayken kendime verdiğim sözü tutmuştum. Bir daha kimsenin bana üzülmesine ve acımasına izin vermemiştim. Kendi ayaklarımın üstünde durdukça güçlenmiş ve özgürleşmiştim. Sevmiştim, sevilmiştim, aşık olmuştum, başarmıştım ve her şeye rağmen bir zamanlar aile kurmak istemiştim. Kuramamıştım. Olmayınca olmuyordu bunu artık anlamıştım. Ben bir karanlıktaydım ve burada hiç ışık yoktu. Benim karanlığımda yalnızca gölgeler vardı, göz yanılmaları vardı ama ışık yoktu. Her gecenin bir sabahı yoktu, upuzun geceler vardı. Bitmeyen gecelerim vardı... Ancak bitmeyen gecelerime inat gölgelere yenilmiyordum, gölgelerle oynuyordum. Artık kimsenin avı değildim. Üzerime oynanan tehlikeli oyunların içinde av olmayı da avcı olmayı da öğrenmiştim. Onlar gibi oyun kurmayı öğrenmiştim. Beni devirmek kolay değildi, acılarımın arkasına gizlenmiyordum. Acılarımı ruhumda ve vücudumda taşıyarak önüme çıkan her taşı, bitmeyen bir güçle kaldırıyordum. İnadına yaşıyordum bu hayatı ve inadına yaşamaya devam edecektim. Gitmiyorum, buradayım. Çiftlikte, serada, nefes aldığın her yerde gözünün önündeyim. Aldığım nefese göz diktiğin yerde, seramda, sana inat yaşıyorum. *Tomris Uyar Yayınlanma Tarihi: 11.07.2021 Tamamlanma Tarihi: 21.07.2022
You may also like
Slide 1 of 10
NİLDA (BİR BERDEL HİKÂYESİ) cover
YAĞMUR SUYU VE TOPRAK KOKUSU cover
YAKAMOZ cover
Kanlı Mâtem cover
NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)>TAMAMLANDI< cover
Takıntı cover
VUZUH (+18) cover
EKSTREM cover
KÖTÜ KRAL (TAMAMLANDI) cover
Çilem cover

NİLDA (BİR BERDEL HİKÂYESİ)

11 parts Ongoing Mature

"Çekil önümden." Eseriyle gurur duymalıydı. Zira bu yaşıma kadar böylesine yoğun hissetmediğim bir öfkeyle sınanıyordum. Gözümün önünü bürüyen kan mı karanlık mı bilmiyordum. "Asla! Böyle gitmene izin vermem." Dimdik duruyordu karşımda. Sanki sıradan bir sohbetin içindeydik. "Şakam yok, Ferman. Sana defalarca söyledim, yapabileceklerimi sınama!" Ona doğrulttuğum silahtan korkmuyordu. Ama korkması gerekiyordu. Yüzümde mimik oynamadan silahın sürgüsünü hızla çekip mermiyi atışa hazır hale getirdim. "Beni vuracak mısın? Eğer vuracaksan öldüğümden emin ol yoksa seni asla bırakmam." Gözlerinde ufak bir endişe bile belirmezken bir de bana meydan okuyordu. "Umarım ölmezsin." Silahı milim oynatmadan bütün hislerime rağmen ustalıkla tuttuyordum. Duygularımı gizleyerek bütün soğukkanlılığımla baktım gözlerine. "Gidişimi izlemen sana daha iyi bir ceza olacak. Kendi ellerinle yıktığın oyunda sen de kazanamazsın." "Seni kazanamıyorsam kazanmak da kaybetmek de umrumda değil." Oynadığı bütün bu oyundan sonra bir de beni kazanmayı mı bekliyordu? Belki bu kadar öfkeli olmasam buna gülebilirdim. "Seni son kez uyarıyorum, çekil önümden. Ben senin bildiğin o kadın değilim." Kendim bile kendimi tanıyamıyordum artık. "Namlunun hedefi ölümcül değil!" Gözleri gözlerimden milim oynamıyordu. Niyeti beni daha fazla kışkırtmak mıydı? "Böyle için soğuyacaksa vur, Nilda. Ama seni asla bırakmayacağım." Saniyeler içinde parmağım tetiğe baskı uyguladı. Bir silah patladı, atlar ürktü, kediler kaçacak yer aradı ve Ferman Arnasın kanı Mardin topraklarına aktı. "Sana söylemiştim Ferman Arnas! Bir gün Mardin topraklarına senin de kanın akacak demiştim." ° Benim kalemimden bir berdel yazılsa nasıl olurdu acaba, diye düşünürken bir baktım sahneler çoktan yerini almış, kelimeler art arda dizilmiş, bana bir yazmak kalmış... 07/09/2024 📖