Silemediğin bir geçmiş, söylenen her yalan ve unuttuğun köhne bir mazi.
Siyah Kehribarlar zehirdi. İçen ya ölecek ya yoluna devam edecekti sanki. Bakan taş oluyordu bu harelere.
Kan damlası bütün kolumu sararken bileğime bastırdı,
''𝐁𝐢𝐫 𝐝𝐞 𝐢𝐳𝐥𝐞𝐫 𝐯𝐚𝐫 𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐠𝐞ç𝐦𝐢𝐲𝐨𝐫, 𝐝𝐨𝐤𝐮𝐧𝐝𝐮ğ𝐮𝐧 𝐡𝐞𝐫 𝐚𝐧 𝐛𝐢𝐫𝐚𝐳 𝐝𝐚𝐡𝐚 𝐤𝐚𝐧𝐚𝐲𝐚𝐜𝐚𝐤''
Tetiği çekip gözlerime baktı. Hiçbir anlam ifade etmeyen boş ela gözlerime.
''𝐊𝐢𝐦𝐬𝐢𝐧 𝐬𝐞𝐧?'' Derin nefesimi gökyüzüne bıraktım. Yeniden öleceksem önce dirilmem gerekirdi, bu sözler ağzımdan çıkacaktı, her zaman yaptığı gibi son kez dinleyecekti. Bu sözler söylenmeliydi çünkü birileri duymalıydı. Kulağına gitmeliydi ağzımdan çıkan her tümce.
''𝐇𝐚𝐭ı𝐫𝐥𝐚 𝐒𝐞𝐯𝐠𝐢𝐥𝐢, 𝐏𝐚𝐫𝐜̧𝐚𝐥𝐚𝐧𝐦ı𝐬̧ 𝐛𝐮𝐥𝐮𝐭𝐥𝐚𝐫ı𝐦 𝐛𝐞𝐧, 𝐭𝐨𝐩𝐫𝐚𝐤𝐥𝐚𝐫ı𝐧𝐝𝐚 ı𝐬𝐥𝐚𝐧𝐚𝐧 𝐲𝐚𝐠̆𝐦𝐮𝐫𝐮𝐦. 𝐃𝐨̈𝐧 𝐛𝐚𝐤 𝐃𝐮̈𝐧𝐲𝐚'𝐲𝐚 𝐘𝐚𝐛𝐚𝐧𝐜ı, 𝐛𝐞𝐧𝐝𝐞𝐧 𝐛𝐚𝐬̧𝐤𝐚𝐬ı 𝐲𝐚𝐩𝐛𝐨𝐳𝐮𝐧𝐚 𝐩𝐚𝐫𝐜̧𝐚 𝗼𝗹𝗮𝗰𝗮𝗸 𝗺ı ?''
Beyhude sözlerim silah sesi ile son buldu. Korkmadım, ölmek güzeldi çünkü. Güldüm.
''𝐊𝐢𝐦𝐬𝐞𝐲𝐢𝐦 𝐛𝐞𝐧, 𝐊𝐢𝐦𝐬𝐞 𝟏𝟗''