Bilinmeyen, acı dolu sırlarla dolu bir geçmiş.
Geçmişin acılarını unutamayan iki genç.
Acılara dahil olan sevdalar.
"Küçük bir umut kırıntısı bile, hayal kurmak için yeterliydi Vuslat'a. Onun ellerinden koparılan hayatıyla birlikte, ruhu; toparlanmayacak kadar paramparça bir haldeydi. Etrafı ise onu kurtarmak için çabalayan insanlarla dolu olsa dahi, o düştüğü çukurun içerisine öylesine batmıştı ki, kurtulacağına dair hiçbir umudu yoktu."
Hırs, tutku ve sevda..
"İhanet. Bedenine kazınmış, aklından silinmeyen bir kelimeydi Yiğit'in. Ruhu nefretle, aklı öfkeyle, bedeni ise yaşatılanları yaşatmanın arzusuylaydı."
Hiçbirinin geçmişi güzelliklerle, mutluluklarla dolu değildi. Acıların, gözyaşlarının bolca döküldüğü bir geçmiş. Çocukluğu ellerinden çalınmış;
Vuslat, Karaca, Şule, Yazgı..
Kamber, Çağatay, Yiğit, Ulaç..
Onlar acıydı.
Onlar yaraydı.
Onlar hüzündü.
Kalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır.
...
Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şekilde kaybeder.
Her şeyini kaybettiği o zifiri karanlık gecede, kan dolu toprağa bakıp, toprağı avuçlayarak korkunç bir intikam yemini eder.
Ve her şeyi ardında bırakıp şehre geri döndüğünde, hiçbir şey aynı kalmayacaktır.
Özellikle de General'in kızıyla tanışıp, onunla aynı intikam yoluna başkoyduktan sonra...
ALACAKAN.