Slow burn, zamanla ve yavaşça gelişip büyümek anlamında kullanılan bir deyim. Hayatın biraz sığ, küçük ve siyah-beyaz olduğu dönemlerin muhteşem bir karşılığı. Asla bitmeyecek bir sürecin başlangıç noktası.
Bu hikaye ise, tuhaflık derecesinde normal olmasını umduğum bir kötü çocuk-iyi kız klişesi.
"...Doğrularının içindeki tek yalan şimdi tüm yalanlarının içindeki tek doğru haline gelmişti. Emin olduğu, güvendiği her şeyin bu denli pamuk ipliğine bağlı olması benliğinde bir şeylerin yer değiştirmesine, kendine yabancılaşmasına sebep oluyordu.
Şimdi Rüya, tüm mükemmelliğinde uzakta, bir tuvalette oturmuş avcuna karaladığı formüllere korkuyla bakarken Güneş'i düşünüyordu..."
("Hormones" adlı Tayland gençlik dizisinden esinlendiğimi de ekleyeyim. Nadiren doğru anlatılan kötü çocuk karakterine sahip, güzel bir dizidir kendisi.)