Etrafımda sesler vardı her kafadan bir ses çıkıyordu ama benim yaptığım tek şey ucu bucağı beli olmayan bir toprak parçasına bakmaktı. Orda minicik bir beden ve üzerine sarılmış bir kefen. Onsuz aldığım her nefes sanki ateş solluyormuşum etkisi yaratıyordu bende. Daha dün yanımda her şeyin iyi olduğunu söyleyip gülüyorduk peki ya şimdi... Hayır ya ben çok ölüm gördüm. Yanımda ölenler bir kaç adımım yanımda vurulanlar oldu ama bu başka bu bambaşka bir acı. Her defasında bu sefer alıştım bu sefer bitti derken bu göz yaşı nerden çıkıyor. Ama hayır bu acıya alışmak yok. Aksine her defasında bu acı ile savaşama gücü bulacak. Bu acıyı bir başkası yasamasın diye kendime uğraş edineceğim. O gitti. Sırdaşım, yoldaşım, kız kardeşim beni ve yapacaklarımı durdura bilecek tek kişi. Gitti! Ama bu son idi. Bu cinayet ile başlamadım ama onula son bulacak. Başka bir kadını daha toprağa vermelerin izin vermeyeceğim. Başka bir yüz başka bir beden daha aynı sebeplerden toprak olmayacak. Kadın cinayetleri kelimesi bir daha kullanılmayacak. Sonsuza dek unutulan bir cümle olacak. Diz çöktüm ve ona son bir defa yakınan baktım. Nedenini sorguladım. Aklıma gelmiyor almıyor beynim. Nasıl ya nasıl olabilir. Neden kadınlar sanki harp halindeymiş gibi birer, ikişer, onar, beşer ölüyor ? Nerde o mülkün temeli nerde nerede hukuk nerede vicdan. Bu sondu sana yemin ederim can yoldaşım bu sondu. Sonunda adalet yerini bulacak. Herkes Tomris Atlasın öfkesinin tadına bakacak. Adalet asıl şimdi yerini bulacak. Saray ismi olmaktan çıkacak. Artık kim gelirse gelsin beni durduramaz. Bitti her şey. Kendime verdiğim sözü tutamdım ama ne pahasına olursa olsun sana verdiğim sözü tutacağım.