Zifiri karanlık bir yerdeydim. Bir anda etrafımda ateşler yandı, ateşten bir daire vardı. Beş bir yandan ateşler ortaya doğru gelmeye başladı. Hareket edemedim bilincim yerindeydi ama irademi kullanamıyordum. Dairenin içinde yıldız oluştu. İlk başta yanacağımı sandım ama acı hissetmiyordum tabii ya bu bir rüyaydı. Yıldızın tam ortasındaydım. Ateşin bir kısmı söndü ve önümde yol oluştu. Yürümeye başladım 2 tarafımda ateş ben yürüdükçe yol gibi devam ediyordu. İleride sırtı dönük bir silüet belirdi. Yaklaştıkça daha net görüyordum. Kömür karası saçları ve yapılı vücudu vardı. Aramızda bir metre kalana kadar yaklaştım. Ben durunca arkasını döndü şok olmuştum. Gözleri kan gibi kıpkırmızıydı. Gözlerinin içi tıpkı bir ateş gibi yanıyordu. Şaşırmıştım ama belli etmedim. Sonuçta bu bir rüyaydı neden bu kadar çok tepki veriyordum ki. Yakışıklıydı hatta şu ana kadar gördüğüm en yakışıklı erkek diyebilirim.Yüzü donuktu hiç bir tepki vermiyordu. Kolumu tuttu, kolum yanıyordu aman tanrım canım acıyordu! Bu nasıl olur ben bir rüyadayım canım nasıl acır. Yine de yüzümü ifadesiz tuttum. Beni çekiştirdi ve ateşe attı. Engel olmadım. Yüzüm hala ifadesizdi. Gözlerim engel olamadığım bir şekilde boynuna kaydı. Bu sefer tepki vermiştim. Şaşkındım boynunda kolyem vardı, anka kuşu. Şaşkınlığımı attım ve ayağa kalktım. Hâlâ alevler içerisindeydim. Sinirlenmiştim o kolye benim için çok önemliydi. Sadece benimdi, benim kolyem. Gözlerimin ateş saçtığına emindim. Dişlerimin arasından tıslarcasına söyledim. "O kolye benim."