Bir insan evini yıkan adamın limanına sığınabilir miydi? Paramparça edilen bir kalp katiline ev sahipliği yapabilir miydi? Ellerim boncuk boncuk terlemiş yüzünü buldu. Göz pınarlarımdan akan yaş yanağına düştüğünde dudaklarımda acı çeken bir gülümseme oluştu. "Gözlerini kapatmasan olmaz mı?" diyebildim sadece. Yarı açık yarı kapalı gözlerinde küçük bir tebessüm belirdi. Ağzından acı çekerek bir nefes verdi. Canı yanıyordu. Canım çok yanıyordu. "Vefa..." ismimden ilk defa nefret etmiştim. Söylerken yüzü buruşmuştu, yine canı yanmıştı. Vücudumun her yerine iğneler saplanıyordu sanki. "Ben.. ben sana ihanet etmedim." dedi hemen ardından boğazından gelen bir öksürükle. Gözyaşlarım artarken nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı. "Ben bu dünyada sadece içinde nefes alabildiğim tek evi yıkmam. Yıkarsam nefes alamam." dedi. Bir eli mecalsizce kalkıp yüzünde ki titreyen elimi tuttuğunda güçsüz bir şekilde yaralı kalbinin üzerine koydu. Bakmak istemediğim kurşun yarası ellerimin altındayken ölmek istedim. "Burası bir tek senin evine muhtaç." derken elimin üzerinde ki eli gücünü kaybetmiş gözleri ağır ağır kapanmaya başlamıştı. Kafamı iki yana sallarken çaresizlikle konuştum. "Gitme, gitme ki birlikte nefes alalım Araz