O sıradan bir prenses değildi. O prenses Esila’ydı. Başında duran tacın hakkını tam anlamıyla veren, tanrıya olan inancını ve umudunu asla yitirmeyen prenses soylu bir ailenin üçüncü çocuğu ve tek kızıydı. Özgürlüğün ilan edildiği ve insanların rahatça kişiliğini yansıtabildiği döneme girdiğinde yani 18’ine bastığında her şey onun için değişecekti. Sadece onun için değil bütün dünya da Esila'nın yanı sıra olanlara tek tek şahit olacaktı. Esila yemine sadık kalıp dünyayı kurtarmazsa insanlık soyu tükenecekti.