"Benim kanatlarımı korumanıza gerek yok bayım, zira onlar çoktandır kırıklar."
❋
"Daldın gittin." dedi Nick, James'e bakarak. Düşünceleri arasında yüzerken arkadaşının yanına oturduğunu bile fark etmemişti James. Kafasını sallamakla yetindi sadece. Karşıda oturan Patrick amcaya daldı gözü. Geçen sene çok sevdiği eşini, Eleni'yi kaybetmişti. O günden bu güne ne kadar çok kilo vermişti öyle. Oysa yemesine içmesine alaka gösteren, tüm öğünlerini kaçırmadan günü bitiren biriydi. Demek ki insan hayat arkadaşını kaybedince bu profile bürünüyordu.
Rose'u kaybetme düşüncesi kalbine büyük bir ağrı sapladı James'in. Eğer o da Patrick gibi biricik sevgilisini kaybetseydi, belki karşısında gördüğü adamdan çok daha fazla bedbaht, çok daha fazla yitik olacaktı.
"Ne yapmayı planlıyorsun?"
Sessizliği tekrardan Nick bölmüştü. James düşündü. Bu durumda ne yapılabilirdi? Rose'un iyileşmesi için her şeyi yapacaktı. Bunun için hem kendisine, hem de ona söz vermişti.
"Onu iyi edeceğim Nick." dedi kendisinden emin bir ses tonuyla. Nick ise bu dediğine gram ihtimal vermedi. Çünkü Rose'u çoktan ölmüş bir kadın gibi görüyordu.
Ve James, belki bedeni değildi ama; ruhu kendisine çoktan veda etmişti. Bunun farkında olan Nick, arkadaşına uzun uzadıya baktı.
Bundan sonra artık hiçbir şey; eskisi ile aynı olmayacaktı...
-
Kitap dram ve gözyaşı ile doludur. Hassas olanların okumamasını öneriyorum.
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....