Elimi sertçe Sarp'ın kolundan kurtarırken Sarp kaşları çatık bir şekilde bana bakarak durdu.
Sarp'la karşılaştık.Tam tahmin ettiğim gibi pijamalarıma bakıyordu. Her zamanki gülüşünü atarak konuşmaya başladı " güzel pijamalar" dediğinde ona bakıp gözlerimi devirmekle yetindim.
Her zamanki itiraz istemeyen sesini kullanmıştı. Çünkü Sarp böyle konuştuğunda kimse ona itiraz etmezdi. Kimse onu sorgulamazdı. Ben hariç.
Nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Davul gibi atan kalbimi de.
Yüzüme bakmak için bir kaç dakika bekledikten sonra delici bakışlarını gözlerime sabitledi.Bakışlarla öldürmek mümkün olsaydı şimdiye kesinlikle ölmüştüm.Sarp'ta beni korkutan buydu.Sesinin sakinliği , o sinirli olduğunda sakin sesiyle konuşurdu. Fırtına öncesi sessizlik misali sakin sesi insanın içine işlerdi , sonra yıldırım düşmüşçesine tersine denk gelirdiniz.
Kızarmış, şişmiş gözlerimi kapattım. Çünkü kadınlar ağladıklarını belli etmekten hoşlanmazdı. Tıpkı benim gibi. Hele de Sarp gibi bir gerizekali yüzünden.
"Ondan hoşlanıyor musun sen?" Sesinde hala azıcık sinir vardı. "Kimden?" Dedim gülümseyerek. "Seni böyle gülümseten hangisi?"
"Onu bulduk.Ama .." Derken sesi titriyordu. "Ama ne ? Ne oldu? Bişey söyle!" Ben bağırırken o suskundu. "Bir kaza olmuş. " onu ittirip evden çıktım.
"Ben ...Ben senin cenazendeydim." . Yanıma yaklaştı. "Evet , rüyanda. Baya bir bağırdın. Bir uyutmadın beni. Burda kaza geçirdik ama senin çığlıkların yüzünden hiç uyuyamadım 36 saattir." Sarp konuşmaya devam ederken ben elimi yüzüne götürdüm.
"İyi misin ?" bugün duyduğum yüzüncü iyi misin sorusuydu. Bir kişi daha iyi olup olmadığımı sorarsa önüne kusacaktım.
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.