İnsan katildir,
Kendini kusursuz sanıp içinden ateşler çıkaran katledişlerdi bunlar,
O, hayatını katlederler diye sağırdı insanlara,
İnsanlar zaten duymuyordu kara bir örtünün altına gizlenmiş ruhu.
Ruh habersizdi girdabın pençesinde olduğundan,
Saklamıştı kendini bir acı soluğun göğsüne,
Girdap sadece insandadır,
Ruhun girdabı acıdadır, dinlemeyiştedir, yok sayış ve kötülüktedir, yalnızlıktadır.
Ruhun girdabı yalnızlıktır, bunu da yaratan insanın pençeleridir.
Pençelerinde birikmiş parçalayışlarıyla insanı kapana kısıp yalnızlığa terk edendir insan.
Sonra da insana; her sorunu kendinde olduğunu düşündüren,
Yalnız diye, hor görüp pençelerini boğazına süren,
Pençelerinde tutulmuş boğazım değildir sadece, tehlikedir, ruhumdur.
Ruhumun varlığı girdaptır, insan insanı girdaba sürükleyen bir canavar.
Konuşukları anlamsız, boş, iğneleyicidir.
İnsan yoksa girdap yoktur, insan yoksa acı yoktur, insan yoksa katledişler yoktur,
Bunu sana yapan ruhundur insan yoksa,
Ruhun kıvranışıdır bir zamanın yorgunluklarından,
Alışmıştır çaresizliğine.
insan yoksa yorgunluklar dinlenir, kesik sesler açar sesini kendini dinler.
Ruhun girdabı insandır. Sadece insan.
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....