Uzun zaman önce, derin bir gaflet uykusundan uyandım. Şeytanın söylediği ninnilerle daldığım, daldıkça dibe battığım ve günaha boyandığım derin bir gaflet uykusu...
O zamanlar bilmezdim yüreğimin böyle kirlendiğini. Körpe bir vicdanın böylesine dilsizleştiğini. Ve sustuğunu ruhumun, karanlığa boyanıp geceye teslim olduğunu...
Ben, Levla Öztürk...
Görüp, görebileceğiniz en acınası varlık. Korkunç, günahkâr bir gecede ruhunu şeytana satmış, karşılığında cehennemi satın almış bir zavallı!
Şimdi hiç bir şey için erken değil ve hiç bir şey için, geç...
Zaman, kayıplarda.
Mekân, yok.
Kazanan belli değil belki, ama kaybeden ortada.
***
Geçmişin izlerinden bir haber yaşayan ağır yaralı bir genç kızın öyküsü.
Tehlikeli sularda gezinen, düşmemek için didinen, ama her seferinde daha derine düşen...
Bu kız yorgun.
Bu kız kırgın.
Bu kız, yaralı.
Hem de çok, ağır yaralı.
***
Dikkat!..
Bu, bir yok oluşun hikâyesidir.
Yüreği dayanmayan okumasın.
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten?
Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin?
Peki ya onu sevmeye ne dersin?
Bu, evsizlerin değil, bunu sanata dönüştüren köstebeklerin hikayesi...
❥
h.k. gümüş