Burası Novada.
Varlığını Tanrı'nın bile unuttuğu hayalet kasaba.
"Bir gün geldiğinde ve kader işlediğinde, kusurlu ruhlar birbirine sımsıkı düğümlendiğinde gün ışığım, gözlerini aralayıp başını gökyüzüne çevirdiğinde adımı üç kez fısılda."
"Beni kurtaracak mısın? Oysa beni kalbimden vuran sensin." Göğüs kafesimdeki dikenler kalbime battı, "Katilime mi sığınayım?"
Gülümsedi, öylesine soğuktu ki kanımın donduğunu hissettim, benim zihnimde değil de onun zihninde bir şeytanın varlığının olduğunu düşündüm "Unuttun mu Lider, sen yalan söylersin çünkü buna mecbursun."
"Ben yalanlar söylerim ve sen de inanırsın."
Göğsümden kan aktı, ruhum katrana bulandı ve bir beden 21 gram kaybetti.
"Sana inanacağıma eminsin, doğru. Ben sana inanırım." Siyah saçlarından bir tutamı parmağımın ucuyla iteledim. Bu silik dokunuş hem nefret hem de muhtaçlık doluydu, "Ben sana hep inanırım, sen de hep bana yalanlar söylersin."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."