Yağmurlu bir hava. Sokak ortasında sırılsıklam duruyorum. Sokak lambaları aydınlatıyor etrafı. Ama sanki gözlerimi kapatsam sönecek gibiler. İnsanları izliyorum, herkes yağmurdan kaçarcasına koşuyor. Ölümün eşiğinde gibiler, delirmiş gibiler.
Bir kişi hariç, kimse dikkatimi çekmedi. O hariç, kimdi bu? Kırmızı Şemsiyesi ile yürüyen biri. Yanına gitmek istiyorum ama sanki beni bişey geri çekiyor, sanki Fırtına engelliyor yürümemi. Seller akıyor, kimin umrunda? Gözlerimi ayıramıyorum. Bana doğru yürüdüğünü sonra fark edebildim, bana doğru geliyordu. Bana tam yaklaşmışken, kırmızı Şemsiyeyi yüzünden çekti, onu görebilmem için. Masmavi gözlerinin içinde kayboldum. ,,Mihra" diyip elini uzattı.
,,Kahra, Kahra!". Iyice yaklaştığında, sanki duman olup kayboldu. Yoktu? Nerdeydi? O demin içinde kaybolduğum gözler nerdeydi? Korktuğum başıma gelmişti, gözlerimi açmıştım...
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.