Yağmurlu bir hava. Sokak ortasında sırılsıklam duruyorum. Sokak lambaları aydınlatıyor etrafı. Ama sanki gözlerimi kapatsam sönecek gibiler. İnsanları izliyorum, herkes yağmurdan kaçarcasına koşuyor. Ölümün eşiğinde gibiler, delirmiş gibiler.
Bir kişi hariç, kimse dikkatimi çekmedi. O hariç, kimdi bu? Kırmızı Şemsiyesi ile yürüyen biri. Yanına gitmek istiyorum ama sanki beni bişey geri çekiyor, sanki Fırtına engelliyor yürümemi. Seller akıyor, kimin umrunda? Gözlerimi ayıramıyorum. Bana doğru yürüdüğünü sonra fark edebildim, bana doğru geliyordu. Bana tam yaklaşmışken, kırmızı Şemsiyeyi yüzünden çekti, onu görebilmem için. Masmavi gözlerinin içinde kayboldum. ,,Mihra" diyip elini uzattı.
,,Kahra, Kahra!". Iyice yaklaştığında, sanki duman olup kayboldu. Yoktu? Nerdeydi? O demin içinde kaybolduğum gözler nerdeydi? Korktuğum başıma gelmişti, gözlerimi açmıştım...
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....