"O, bir kaç yıldır aralıksız zaman dilimlerinde böyleydi. Böyle olmasından sebep adı deliye çıkmıştı ya zaten. Evet, apaçık bir deliydi o. Kendini bilmezliği yüzünden ne yapsa yeri olduğu kimseler tarafından yadırganmayan bir deli...
Fakat başına gelenlerden mi delirmişti yoksa fazla düşünmekten kafayı mı sıyırmıştı bunu kimse bilmiyordu. Bilinmesine gerek de yoktu gerçi, insanlar bir işin yapım ve yaşama sürecinden çok sonucuna baktığından herkes ona dümdüz "deli" diyordu işte. Hoş, kimse de şu şöyle delirmiş, o yüzden bu hale gelmiş diye ayırmaya da uğraşmazdı. Herkesin bir başkasına anlayışla yaklaşmaktan daha önemli işleri vardı ne de olsa. Onun deliliği aksine yanında yaşıtı olan genç adam her zaman olabildiğine disiplinli, sakin ve ketum bir yapıya sahip olmuştu. Çocukluğu ve yetiştirilişinden süregelen bu hali yanındaki delinin aksine insanların onu "ne edepli, ne saygılı çocukmuş." diye övmesine sebep olurdu genelde....
O böyleydi işte. Yanındaki delinin aksine bir tahtası eksik ya da fazla olmamıştı hiçbir zaman. Sonrasında olacak mıydı işte orası bir muammaydı..."
Seyfi ve Deniz birbirlerine ve iç dünyalarına ayna tutan iki arkadaştır.
Seyfi'nin daha çok yetiştirilmesi ve büyüdüğü çevreden gelen istemsiz ciddiyeti, istemeden baskıladığı duyguları, davranış ve hareketleri; Deniz'in kimsesizliği, duyguları ve düşüncelerinin başıboş aklında dolaşmasından süregelen deliliğiyle birbirlerini nasıl etkileyip değiştireceklerini okuyacağınız hikayeye hepiniz hoş geldiniz.