Küçük bir iç çekip parmaklarımın arasındaki sigaradan son nefesimi çekip söndürdüm. Ben Ömer Yavuz, küçük bir kızı sevmekten korkuyordum. Aramızdaki yaş farkı çok fazlaydı. Ona yaşatacaklarımdan korkuyordum. Onun her şeyi başım gözüm üstüneydi de, ben onu üzecek bir şey yaparsam kendimi affedemezdim. Bunun için uzak durmalıydım, gerekirse bir yıl gerekirse ömür boyu. O beni unutup bir başkasını sevene kadar.
Aklımdan geçirdiklerim sertçe yutkunmama sebep olmuştu. Elim farkında olmadan direksiyonu sıkmaya başlamıştı. Derin derin soluklar alıp kendimi sakinleştirdim. Bu olacaktı. Bunu biliyordum, kendime asla unutturmadığım tek şey bu olmasına rağmen kurtulamıyordum bu berbat hislerden.
...
Açtığı yaraları tek kapatabilecek oyken bana gelmemeyi seçen adamın yoluna ölüyordum...
...
Bir öğretmen... Küçük bir kızı, kendisinden yaşça küçük öğrencisini nasıl bu denli fazla sevebilirdi ki? O küçük kız, küçücük kalbiyle nasıl kocaman bir adamın aşkında kavrulabilirdi?
...
Bir insan, ancak bu kadar sevilebilirdi...
Not; Yaş farkı konusu vardır, lütfen bunu bildiğiniz halde bu detaya dair olumsuz yorumlar yapacaksanız hiç başlamayın.
🍂
Her şey o telefonun çalmasıyla başlar.
Seneler önce kapandı sanılan o defter tekrar açılır. Hiç beklenmedik bir yolculuk ve hiç tanımadığı insanlar...
Hayatı bir oyunla başlayan o kız bu sefer de kendisini bir oyunun içinde bulur. Bu olanları en başından beri bilen ve olacakları tahmin eden arkadaşı var bir de...
Onu uzaklara götürerek her şeyi halledeceğini, onu koruyacağını düşünürken onu kendi elleriyle ateşe atacağını kim bilebilirdi ki?
Her şeyi kendi içinde çözmeye çalışan bu kız nereden bilebilirdi aşık olduğu adamın onu Gizli Numara ile arayan adama ellerinle vereceğini...
Sürekli gelen aramalar...
Kızın peşini bırakmayan gizli bir numara...
Söyle bana Bade Soylu, aşık olduğun o adam seni ateşten çekip kurtaracak mı? Yoksa o ateşte senin yanışını mı izleyecek?