"Küçük bir kız çocuğu gibi bana kafa tutuyorsun.. Ama bedeninin bana verdiği tepkileri görmekten deli gibi kaçıyorsun.. Söylesene Lillian, beni kışkırtmaya çalışıyor olmaktan hiç korkmuyor musun?" "Ben küçük bir kız çocuğu değilim!" dedim dişlerimin arasından hızla söylenerek. "Ayrıca bedenimin verdiğini düşündüğün tepkileri üzerine alınmasan iyi edersin. Ben sadece insanlara açık bir yerde birinin böyle bir durumda bizi görecek olmasından endişeliyim o kadar. Ve sorduğun soruya gelecek olursam da HAYIR! senden korkmuyorum!" Dudaklarına çarpan nefesim ile gözlerimi diktiğim bakışlarına büyük bir cesaret patlaması ile karşılık verdim. Francesco ise aldığı cevap karşısında biraz bocalasa da kendisini çabuk toparlamış ve bakışlarını gözlerimden çekerek başını boyun boşluğuma doğru indirmişti. Sağ omuzuma eğdiği başı ile dudaklarını varla yok arası bir dokunuş ile hassas etime değdirdi. Tenime değmesiyle birlikte ateşe değiyormuşcasına yanan bedenim kasılmaya başladı. Kapadığım göz kapaklarım ile gelecek olan hamleyi beklerken dudaklarını hafifçe boynuma sürttüğünü hissettim. "Haklısın" dedi kaynama noktasına gelen yakıcı nefesi ile hassas etimi yalarken. "Sen küçük bir kız çocuğu değilsin.. Haksızlık ettim, affet beni" küçük bir dokunuş tekrar boyun boşluğumda can bulduğunda nefesini bu kez kulağımın hemen altında hissettim. "Sen.. Küçük bir kız çocuğunun masumluğunu bile taşıyacak kadar tehlikeli bir kadınsın. Öyle ki hakimiyetimin altına aldığımı zannettiğim beden seninki olması gerekirken, hareket etmeni bile ellerim yardımıyla kısıtlıyorken, aslında bana hükmeden sadece sensin.." ıslak bir öpücük tenimi yalayıp geçerken dokunuşunun verdiği sızı ile kasıklarımda çoğalmaya başlayan bir alev topunun varlığını hissediyordum. "Benim masum ama tehlikeli kadınım.." 🍷🍷🍷