DÜZENLENİYOR !
Uçurum kanadında beni bekleyen, düşerken çığlıklarında benim adımı sayıklayan bir adam tanıdım. O adamı yok saydım yüreğimde, hasretiyle sevişmesin diye.
Yok sayılan her şeye zincirlenirdin, kural buydu.
Esrarengiz bir ağrı çöktü genç kızın yüreğine, gerçekleri öğrendiğinde alnına yazılan o yazgıdan nasıl kurtulacağını düşündü. Yalanladı kendi içinde defalarca, yok saydı yakılan benliğini. Genç kızın yakarışları herkes tarafından duyulsa da kimse sesini çıkaramamıştı, bir genç adam dışında. O adamın çığlığı uçurumda saklı kalmıştı.
Fakat yazılan her kader, zamanı da beraberinde getirirdi. Genç kızın ruhunu süsleyen ölüm cümleleri vardı, derin bir kuyuya düşmüştü kelimeleriyle. Yaralı bir kuşu gök kafesine kapattığınızda, ne sizden kaçabilir ne de size güvenebilirdi. Çünkü kanadını çalmış, göğsünde saklamış bir yalancıydı her yabancı. Cennetin nehirleri kurumuş, cehennemin ateşi soğumuştu. Peki Alçin bunu bile bile neden Yekta'nın göğüs kafesine girdi?
Yekta İzrartan, yürek ağrısı olan kız çocuğuna kendi yaralı kalbini verdiğinde aşkını yıllarca onun göğsünde yaşatmıştı. Önceden ayarlanmış bir şekilde evlenmiş, kaderleri ortak yazılmıştı. İkisine de yeni bir hayat tanınmıştı, yolları bozan oyunbaz gibi. Bu kaderi kimin yazdığı belli değildi ama pişman olacağı ön görülmez bir günahtı.
yekta yalnızdı.
alçin ölümü kucakladı.
yalnızlığını ölümle paylaştı.
A'zel koptu kalp ağrısı kemiğinde,
yekta asılı bıraktı kanayan bileklerinde.
üşütmüş mum alevinde yazdı baştan,
içinde yaktı yalancılığını, yabancı insan.
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu?
Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi?
Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, beklemeye devam eder miydi?
Aşk gerçekten bütün engelleri aşar mıydı?
Asker & Savcı kurgusudur.
Kapak ve içerik şahsıma aittir.