Kadın,boy aynasının karşısına geçtiğinde,vücudunu inceledi..
Göğsüne uzanan sarı saçları,ona daha çaresiz bir görünüm verirken,vücudunu baştan aşşagı süzmeye devam etti.
Ayaklarındaki anlık kilo değişiminden oluşan varisler,rahatsız etmiyordu onu.
Gereksizce takılmış,dikkat çekmeyen bir aksesuar gibiydi onun için..
Ne dikkat çekiyor,nede işe yarıyordu.
Ellerini vucuduna sardıktan sonra,gözünden düşen yaşa aldırmadan mırıldandı;
"Bu vücudun,ona ait olmasını istemiyorum,Alice..."
• • • • •
Kont,karşısına geçitiğinde,duygulu ve bir okadarda küstah bir şekilde söyledi:
"Söyleyinsenize,beni sevmeniz çokmu zor?"...
• • • • •
Bu bir dönüm noktası,kadın'ın bu seçimi kendi sonunu mu getirecek?
Yoksa gerçekten onun "mutlak kurtuluş" u mu olacak? ...
Hayat denilen acımasız tiyatro oyununun esiri olan kadın,öylece kendi mezarınımı kazacaktı?...
Dünya denilen hiçliğin ortasına atılmış,kimsesiz bir kadın,yaşadığı duygu karmaşasıyla çalkalanırken,tanıdıklarından durmadan darbe yemeye devam eden,sosyal statüsü yüksek bir mahkumun ve onun mutlak kurtuluş'unun hikayesi...
Geçmiş hayatınızı yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız?
On yıllık ilişkisi büyük bir ihanet ile son bulduğunda Eda artık bir gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştı.
Gerçek aşk diye bir şey yoktu.
Varsa da onu bulmak gibi bir niyeti olmamıştı.
Arkadaşının zoruyla sonunda evden çıktığında aklına en son gelen şey bir falcının karşısına oturmaktı. Egzotik giyimli kadının karşısına oturduğunda ise söylediklerini dinlemekten başka çaresi yoktu.
Falcı ona aşkı bulması için geçmişte yaptığı bir hatayı düzeltmesi gerektiğini söylediğinde parasını boşa harcadığını düşünmekten kendini alamamıştı.
Fakat eve dönerken geçirdiği kaza sonucu gözlerini İngiltere'de 1823 yılında açtığında kendini önceki yaşamı olan Helena Anne Mercer olarak buldu. Şimdi tek yapması gereken yapılacak hatalı seçimi bulmak ve bunu engelleyebilmekti.
Ama hiçbir hata bu kadar cezbedici olmamıştı.