"Beni neden dinlemiyorsun?" gözümden bir damla yaşın yavaşça yanağımı ıslattığını hissettim. Bacaklarım zangır zangır titrerken onun içindeki saf öfke gözlerinden okunabiliyordu.
"Sen insanlara neler yaşattığının, bana neler yaşattığının farkında mısın? Sen nelere sebep olduğunu hâlâ göremiyor musun?" bana bağırmamasını diledim, bana sarılmasını... Her şeyden önemlisi, bana inanmasını istedim...
Oysa artık beni görmeye bile tahammül edemiyordu. Bana inanmıyordu. Ona daha neler olduğunu bile anlatamamıştım. Bana inanması bir kenara, o beni dinlemiyordu bile.
"Ağlıyor musun bir de?" dedi, alaycı bir tonlamayla.
Hayır, olmaz. Ben ağlayamazdım. Ben o gün, insanlığımdan büyük bir parça söküp atmıştım. Bir daha o kadar güçsüz düşersem, bu çekilen acıların hepsi boşa gider.
"Sen onları öldürdün! Katilsin sen."