O masum, alnına serptiği kahverengi saçları, yüzündeki tebessüm kadar nizami takımı ile orta yaşlı kadınların zaafı. Dudakları sanki hiç üzerinde onlarcasını ağırlamamış gibi ona her yaklaşışımda aşağı sarkıyor. Küçük olduğumu söylüyor ama omzumdaki yükler bana tam aksiymiş gibi hissettiriyor. O parmaklarım arasındaki parliamentimi alıyor ve avcuma inci bırakıyor. Aşk kavramına inanmazken onun aşkın ta kendisi olduğunu düşünüyorum ancak o bir daha asla gelmiyor. Zehirli bir sarmaşık, gözlerim arkaya kayıyor, dudaklarım arasındaki nefes ve kalbim orantısızlaşıyor ve o bana "Yeterince yüksek misin?" diye soruyor, dudaklarındaki gülüş bana sonraki hayatı anımsatıyor. Hiçbir zaman sahip olamayacağım bir hiçlik. Kısık gözlerim onu daha çok güldürüyor, rüzgar üzerindeki kürkü savuruyor, onun şeytan olduğunu düşünüyorum. Ekstazimin kalçalarının arasında saklı olduğunu söylüyor. Dopaminim olmak istiyor. Dopaminden nefret ediyorum.