"Bazı alevler ışık saçmaz; karanlığın derinliklerinde saklanan sırları uyandırır."
Zora, sessiz bir köyde sıradan bir hayat sürerken, kadim bir ritüelin ortasında kendisini tanrıların ve insanların yazgısını değiştirecek bir fırtınanın içinde bulur. Yeryüzüne ve yeraltına hükmeden güçler arasında, onun varlığı beklenmedik bir etki yaratır.
Yeraltı tanrısı Veles, ritüel sırasında Zora'yı gördüğünde içinde anlamlandıramadığı bir bağ hisseder. Ancak bu bağ, yalnızca yeraltını değil, gökyüzünü de tehdit etmektedir. Çünkü Perun, tanrılar ve insanlar arasındaki ince sınırın korunmasından sorumludur ve Veles'in ilgisini fark ettiğinde bu bağa sert bir şekilde karşı çıkar.
Zora, bu ilahi çekişmenin içinde kim olduğunu ve neden sıradan bir insan olmadığını anlamaya çalışırken, tanrıların dünyasındaki karanlık sırlar birer birer açığa çıkar. Aşk, güç ve kadim düzenin çatıştığı bu hikâyede, Zora hem kendi kaderini hem de tanrıların yazgısını değiştirebilecek bir anahtar mıdır? Yoksa sadece karanlık bir oyunun piyonu mu?
"Bazı sırlar toprağın derinliklerinde saklanır. Bazı alevler, karanlığın tam kalbinde yanar. Ve bu alev, yalnızca ışık değil, karanlık da getirebilir."
Nadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti.
Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars.
Koyu kahverenginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, insan karakterine göre ise sert bir yapısı olan bu pars, tıpkı ismi gibiydi.
Ve bu parsın önüne çıkan bir çift orman yeşili göz, tüm vahşi doğasını alt üst etmişti.
***
03.05.2022
Tüm hakları saklıdır!