Bir önceki yazımda tam 8 ay önceki yazdığım yazıda yani, bir soru sormuşum size; "gelir mi?" diye. Geldi,ellerimde tuttu ve kendi hayatıma tekrar dahil etti beni. Kendi hayatımın baş rolünde olmak nasıl bir şeymiş unutmuşum resmen. Hayattan tekrar zevk almak, içten gülümseyebilmek, yaşadığını hissedebilmek...
Bir adamı ne kadar sevebilirsiniz? Tebessümünü alıp sol yanınıza koyabilecek kadar çok mu mesela? Parmaklarınızı öptü diye tüm yaralarınızı sarabilecek kadar mı mesela? Gülümsediğinde yanağında oluşan kıvrımda uyumak isteyecek kadar mı mesela? Ben sevdim, seviyorum. Aramızda yollar var, uzun yollar.. Bitmek bilmeyen can kırıkları var. Sarılamayacak yaralar...
Ne yazık ki sevmek her şey değilmiş, sevsen bile katlanamıyormuşsun canının yanmalarına... Sonuçta deliler gibi sevdiğin adam, açtığı yaraları kapatamamış üstüne üstlük yeni yaralar açmış telafi sözü vermesine rağmen. Sevmediğine kimse inandıramaz beni. Beni sevmeyen bir adam ellerimi nasıl öpebilirdi? Dudaklarını önce alnımla buluşturduktan sonra izin isteyip dudaklarıma mühürler miydi? Bendeki güzel özellikleri kendine katıp ben olur muydu fark etmeden? Sevdi, çok sevdi.. Ben de sevdim, hem sevdim hem de sevildim. Çok şanslıyım o zat tarafından böylesine sevildiğim için.
4 kere gitmişti, ilk gidişinin karşı durağı eski sevgilisi olmuştu. Hiç dönmez sandım, kalbim paramparçaydı. Kimse saramazdı yaralarımı, kimseyi sevemezdim böylesine. "Gözlerinin güzel olduğunu söylemeyen birini sakın sevme, alnına erişmeden önce dudaklarına erişmeye çalışan birini hayatına sokma." diyerek ayrılmıştı hayatımdan. Dönmek istersem sakın affetme beni demişti. Ama döndü. Ta yaşadığı şehirden yanıma geldi,ellerimi öptü, kokusuyla sarhoş etti, sonra? Sonra yine gitti. Her gelişinde güneş doğuyor ve her gidişiyle kararıyordu gökyüzü.. Seviyorduk birbirimizi, tek soru vardı aklımda: Birlikte olmayı haketmeyen milyonlarca insan yan yanayken, ben neden hala ondan ayrı nefes alıyordum?
-Somebody
Ares, sert ve soğuk bir gençtir. Elzem ise dilsiz ve içe dönük bir çocuktur. Sınıfa yeni katıldığında, Ares ona mesafeli yaklaşır, ancak Elzem'in naif ve sabırlı tavırları zamanla Ares'in kalbini yumuşatır. İki zıt karakter arasındaki bu ilişki, birbirlerini anlamaya ve içsel yaralarını iyileştirmeye yönelir. Ares, Elzem'in sessizliğinde kendi duygusal boşluklarıyla yüzleşirken, Elzem de Ares'in içindeki acıyı fark eder ve bir bağ kurarlar.