Çok üşüyordum. Sırılsıklamdım ve gece ayazına maruz kalmış tir tir titriyordum. Dudaklarımı açtım, konuşamadım. Sıcak kolları hâlâ sıcak mıydı, beni tutuyor muydu anlayamıyordum. "Bir şey olmadı" dediğini duydum. Sesi bedenim gibi titriyordu. Onun kim olduğunu bilmeseydim ağlıyor zannederdim. "Bir şey olmadı. Bir şey olmadı." Sürekli tekrar ettiği cümle şükür müydü, bir ikna çabası mı anlamadım. "Bir şey olmadı, olmadı. Bir şey olmadı. Yaşıyorsun."
"B-b-bir..." Konuşamıyordum. Hıçkırıyor, boğuluyor, üşüyor ve konuşamıyordum.
"Şşt" diye fısıldadı. "Yaşıyorsun. Yaşayacaksın."
"o-o-oldu" dedim ama dudaklarım sımsıkı kapandı.
"Ne oldu?" Dizleri üzerine çöktü. Beni kucağına oturttu, yüzümü iki eli arasına alıp saçlarımı geri çekti. Yüzünü yüzüme yasladı. Gözleri kıpkırmızıydı. Ağlıyordu. "Ne oldu Hafsa? Ne oldu?"
"B-b-bir şey oldu." Nefesimin soğuk havada bıraktığı duman girdi aramıza. "A-aş-âşık oldum." Omuzlarım düştü. O kadar çok ağlıyordum ki görüşüm bulanıklaştı. Yüzünü gördüğüm her saniye böylesine kıymetliyken göremiyordum şimdi. "S-s-sana âşık oldum." Ona âşık olmuştum. Ve bu çok acıtıyordu. Neredeyse bunu ona hiç söyleyememiş olacağım gerçeği kadar çok...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."