Acıyı sevdim...
Senin bana bahşettiğin acıyı sevdim. Elimde,anlımda,gözümde,kolumda,'kemiklerimde'. Adın zonkladı oralarda,senin yeller estiğin tenimde. Tenimin kutyu köşelerinden sensizlik dökülüyor pul pul ve sonra sonbaharda yapraklarını dökmüş ağaç gibi kalıyorum,üşüyorum. Sarılacak kimsem yok,ne sağımda ne solumda peki ya sen ruhumda mısın? Hiç değilsin. Belki hiç olmadın da ben farketmedim. Sen senden mahrum olmayı tatmadın,sana dokunamamayı,gözlerine bakamamayı kokunu içine çeke çeke koklamamanın ne demek olduğunu hiç bi zaman bilemeyeceksin. Bilmede zaten. O kadar güçlü değilsin sen,kaldıramazsın,ince uzun güzel parmakların incilir,gezinemezsin yüzümde ellerinle. Belkide bakamazsın bana o zeytin yeşili gözlerinle. Anlam katamazsın bana virgülüm olamazsın,devamını getiremezsin hiçbir şeyin... ve herşeyin tadı kaçar o zaman...
İçtiğim sigara saman,yediğim yemek haram,baktığım yerler ırak olur,ve çayımdan bir şeker eksilir. Tek başına erir!
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu.
Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu.
Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla yüzüne bakıyordum. Ona inat bende gözlerimi kaçırmadım. Geri durmadım.
"Benim" dedi.
"Anlamadım?" dedim. Ve bir az geriye çekildim.
"Kim bu Arhan ağa dedin ya? Benim. Arhan Karadağlı"
TAMAMLANDI