"Sırtın kanamış, kemerin tokası mı çarptı?"
Yakamoz teni kırmızıyla süslenmişken acının getirisi zevkle kedi gibi kıvrıldı. Aralarındaki ilişki sıradan değildi. Ömrü üşümekle geçen oğlana kemer her çarptığında, içi sıcacık oldu.
"Kafana vurmadım, konuş."
"Kemerinizin tokası..." Derin bir nefes çekip sigara pakedini aradım. Yanına düşmüştü, uzatması için baş hareketi yaptım. Titreyen vücudu bana uzandığında, kaplumbağa gibi neden kıvrıldığını anladım. Sertleşmişti. Uzattığı paketten bir dal çekip yaktım.
"İlaç süreyim sana."
--
"Bana dokunmanızı seviyorum, krem sürmenizi de. Ama sırtımdaki izlerin geçmesini sevmiyorum."
"Niye?"
"Çünkü sizin izleriniz... Babamın ben çocukken yaptığı izleri kapatıyor."
"Onları sevmiyorsan, benim bıraktığım izleri neden seviyorsun? Salak mısın?"
"Çünkü siz istediğim için canımı yakıyorsunuz. Dayanamazsam, güvenli kelimem bile var! Babam beni döverken ne biraz isteğim, güvenli bir kelimem vardı. Ç-"
"Çok konuşmadın."
"Aklımı okudunuz."
İkimiz de sustuk. Elimi saçlarına attım, yaraladığım bedeni şefkatle sevdim. Uyudu.
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu?
Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi?
Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, beklemeye devam eder miydi?
Aşk gerçekten bütün engelleri aşar mıydı?
Asker & Savcı kurgusudur.
Kapak ve içerik şahsıma aittir.