O tüm yıkımıyla bir Gece Yırtıcı, bense yolunu kaybetmiş bir Kızılgerdan.
Bir kalp çarpıntısı, bir baş dönmesiydi ilk karşılaşmamızın özeti. Fakat ne aşktandı o çarpıntı ne de etkilenmekten. Korkudandı. Fazla korkudandı o baş dönmesi, fazla dehşettendi.
Gözlerimdeki korku, gözlerindeki cehenneme odun olmuş beni de ruhumu da beraberinde yakıyordu. Zaten o yangın da o günden sonra hiç sönmemişti.
Gözlerinden kalbime düşen közü aşk, içime akıttığı zehri karnımda uçuşan sevgi kelebekleri sanmıştım. Gerçi ben hep sanmıştım ya da o beni hep kandırmıştı.
Her şey çoktan olup bitmişken tüm bunların suçlusunu aramak bencillikti belki de fakat bu hikayedeki tek bencil ben değildim. Zaten Derin benden çoktan gitmişti, Kızılgerdan'dım artık ben. Bir sorumlu bulup yaşananların tüm yükünü ona atmak bundan sonra yalnızca kendimi biraz olsun sevmeme yarardı. Hoş yaşananlardan sonra bunun gerçekleşemeyeceğinin farkındaydım.
Ancak ben bir Kızılgerdan'dım umut benim varoluşumdu.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."