Kalpler, durgundu. Yürekler, suskundu. Nefesler ve nabızlar kesikti. Ruhlar sızım sızım sızlıyordu. Altısı da biliyordu ki, kaybettikleri değerler ve hisler bir daha geri gelmeyecekti. Altısı da, içinde taşıdıkları ölü çocukluklarla birlikte kaybolup gidecekti. Karanlığa hapsolacak, sonsuza dek izbe sokakların çocuğu olarak kalacaklardı. Kimsesizliklerini, o izbe sokaklar sırtlayacaktı.
"Biz altı düşmanız" dedi, içlerinden biri. Bu, liderdi. Bir adım, omuzları dik bir şekilde öne çıkmıştı. "Biz altı çocuk ve çocukluğuz" altısı da bir an, ellerinde ki silahların varlığını tüm hücrelerinde hissettiler. "Biz altı geçmiş ve gelecek" teker teker hepsi birbirlerine baktı yine. Geçmiş de gelecek de birbirleriydi. "Geçmeyen yaralar ve geçmeyen izler taşıyoruz" yüzlerinde yaraları ve bedenlerinde ki izleri anımsadılar. "Amacımız, tüm çocukları ve çocuklukları yeşertmek. Tüm geçmiş ve gelecekleri iyileştirmek. Ve tüm yaraları sarıp, izleri yok edebilmek"
"Biz altı kişiyiz" dedi, bir başkası. Bu, sonucuydu, sondu. Çenesi dik, omuzları düşüktü. "Hepimizin korkuları," çocukluklar çığlık çığlığa içlerinde dirildi. O çocukluklar korkuydu. "Acıları," içlerinde yükseldi çığlıklar, sızım sızım sızlattı. O çığlıkların sahiplerinin her biri bir acıydı. "Karanlık geçmişleri var." altısının da kulakları uğuldadı, inim inim inletti tüm hücrelerini. O çığlıklar, geçmemiş geçmişin ta kendisiydi. "Ölüm Koşucularıyız biz" ellerinde siyah eldivenlerin üzerinde ki kırmızı damgaya diktiler gözlerini. "Ortak noktamız; kırmızı ışıklar ve siren sesleri"
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...