Güneş doğmadan sol kolumdaki uyuşuklukla uyandım.Ve kolumun üstünde kedim Mırmır'ın uyuduğunu farkettim.Onu uyandırmamak için yavaşça kolumu çektim.Ardından hemen banyoya gittim.Uyanmama yardımcı olması için soğuk suyu yüzüme çarptım.Aynaya baktım.Hayır hala ayakta uyuyordum. Pazartesi günlerinden daha kötü bir şey varsa o da havanın kasvetli olduğu bir pazartesi günüdür.Yahu zaten günlerden pazartesi sıcacık yatağımızı,evimizi bırakıp gidiyoruz bari hava azıcık güneşli olsa. Yeni yılın yaklaşmış olmasıyla ve benim 2-3 çekilişe katılmış olmam dolayısıyla bu hafta sonu hediyeleri almaya gitmem gerektiğini düşünüyorum.Evet 5-6 gün önceden planlıyorum çünkü muhtemelen hafta içerisinde 3-4 kez fikir değiştireceğim. Kahvaltımı da yaptıktan sonra ceketimi almak üzere portmantoya uzanırken 'bu ceketi almakla ne kadar muazzam bir şey yapmışım' diye kendimi övdüm. Havada o kadar sert bir rüzgar vardı ki güçlükle nefes alabiliyordum.Veee yine unuttuğum Almanca kursu.Her pazartesi ve perşembe Almanca kursum var ve istisnasız her seferinde unutuyorum.Bu yüzden her seferinden okuldan çıktıktan sonra eve gidip kitaplarımı alıp ardından durağa gitmem gerekiyor.E durum böyle olunca otobüsü kaçırıyorum.Bir sonraki otobüs de 20 dakika sonra geldiğinden derse geç kalıyorum ve annem bunu öğrendiğinde güzel bir fırça yiyorum. Normal bir lise öğrencisi olan Mısra'nın hayatından kesitler.All Rights Reserved