Yetişkin içerik! Ilık nefesi boynuma değerken biraz daha yaklaştı bana. Nefesini soluyabileceğim kadar yakındı, tenime değen ılık nefesi tenime yangınlar sardı.
İşaret parmağını dudaklarıma, sus çizgime bastırırken, parmak uçlarındaki buz gibi soğukluk irkilmeme neden oldu.
"Şşh" diye mırıldandı, mavi bakışları yüzümde dolanırken.
"Tek bir dokunuşumda bile irkiliyorsun fakat ben sana hiçbir his hiç bir duygu beslemiyorum. Şimdi söyle bana nasıl sana aşık olmamı bekliyorsun?"
Kararlı bakışlarım onun mavi bakışlarına tırmanırken gözlerimden nasıl bir ifade geçti bilmiyorum ama yüzündeki ifade sarsıldı.
"Şuan bile bir ölüye bakar gibi bakıyorsun, bir cesede dokunur gibi dokunuyorsun. Bedenime ne kadar yaklaşsan da ruhuma bir o kadar uzaklaşıyorsun. Ama" dedim
Ona uzandım ve traş olmaktan tahriş olmuş yüzünde parmak uçlarımı gezdirdim Yavaşça. Gözlerini bir anlığına kapattı ve derince yutkunduğunu gördüm, yüzünü avuçlarımın arasına yasladı. Birkaç saniyenin ardından yeniden araladı bakışlarını.
"Ama?" Diye fısıldadı.
"Ama, Yirmi birinci günün sonunda bana aşık olacaksın, ve ben o gün kendimi öldüreceğim"
Parmaklarımı buz gibi teninden çektim ve bir adım geri çekildim.
"İşte o zaman gerçekten bir cesede dokunacaksın"
Kitap şarkısı: Saudade~Son Dans
"Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca.
Geldiğimden beri bakışları bakışlarımdan ayrılmayan adama gülümsedim nazlı nazlı. Daha sakin ve yumuşak ve sessiz çıkmaya başladı sesim,
"Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Kollarını göğsünde bağlamış, bal gözlerin sahibi bana cürretkar bakışlarla bakmaya devam etti, bir ara dudağının köşesi kıvrılır gibi oldu yanımda oturan insanlar umurunda değildi o kendinden emindi. Geceyi onun kollarında bitireceğimden emindi.
***
Hikaye tamamen kurgudur. Gerçek olay ve kişilerle alakası yoktur.