GÖLGENİN SENFONİSİ: SIRLARIN AYNASI
2 parts Ongoing her şey ona ait olmayan isimle başladı.
ona ait olmayan isimle ölüme daha da yaklaştı.
•
Rosé, piyanonun başında huzur bulan, melodilerin içinde kaybolan biriydi. Ama o, sadece bir sanatçı değildi. Ailesinin gölgelerle dolu geçmişini ardında bırakmaya çalışsa da, kader onun için farklı bir oyun hazırlamıştı. Annesinin ölümüyle tüm dengesi bozuldu.
Ve şimdi, Altay var.
Sessiz. Soğuk. Çözülemez. Bir gölge gibi her an onun yanında. Ne onun oyunlarına kapılıyor ne de tepkisiz kalıyor. Sadece izliyor.
Akademinin ışıklı salonlarında, piyano tuşlarının arasına karışan sessizlikte, Rosé, Altay'ı anlamaya çalışıyor. Onun sınırlarını, geçmişini, gerçek niyetini... Altay ise sadece görevini yapıyor gibi görünüyor.
Ama ikisi de farkında. Bu, sadece bir koruma hikâyesi değil.
Bu bir güç savaşı mı? Bir sınav mı? Yoksa ikisinin de tahmin edemediği, kaçınılmaz bir sona sürüklenen bir oyun mu?
Melodiler ve gölgeler birbirine karıştığında, kazanan kim olacak?
Devlet ajanı olan Altay, devletin peşinde olduğu üç büyük mafyadan olan Mavi Soluk mafyasının tek kız torunu Rosé'nin korumalığını yapıyordu.
Altay, sadece görevini yapıyor gibi görünüyor. Ama gözleri hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyor. Onun için dünya, bir piyonlar oyunu. Kim kime güvenebilir? Kim neyi saklıyor? Kim ne zaman hata yapacak?
Şimdi, onun koruması gereken kişi Rosé.
Fakat bu sadece bir görev mi?
Yoksa Altay, farkında olmadan kendisini başka bir oyunun içinde mi buluyor?
Onun için kurallar basit: Tehlikeyi sez, kontrolü kaybetme, duygulara yer verme. Beyin olarak bilinen Jastie'yi bul.
Ama bazen, gölgeler bile birine çekilmeye başlar.