ilk kelime: 11 aralık 2022
son kelime: 26 ekim 2024
*dikkat! bu bir çocukluk aşkı hikâyesi değildir*
"Yoyo: Dikkat et, sağında arı var.
Kendimi tutamadan sağ tarafımı kontrol ettim. Telefonuma döndüğümde homurdanıyordum.
Ben: Evet, solumda da sen varsın.
Ne yazdığımı gönderdikten sonra fark etmiştim. Pek garip değildi aslında. Ama sonra içinde olduğumuz sokaktan yüksek sesle Ferdi Tayfur şarkısı çalan beyaz bir araba geçti. Önce arabaya bakakaldım, sonra Yoyo'ya baktım.
Kafası karışmış gibiydi ama eğlenir gibi bir hâli de vardı. Kapüşonunu çıkarmıştı, tüm yüzü görünüyordu ve sanki bugün hiç yaşanmamış gibi, sanki bugüne yeniden doğmuş gibi gülüverdi. Kendimi ona eşlik ederken buldum. Öylece, hiç utanmamış gibi. Çünkü bizim, birbirimiz üzerinde böyle etkilerimiz vardır."
21. yüzyılın ikinci onu, kimseye kendini belli edemeden geçip gitti. Cansel, bu zamanlarda sıradan bir lise öğrencisiydi, üniversite sınavına hazırlanıyor, kendindeki kusurlara alışmaya çalışıyor ve gözlerini ne zaman kapatsa yanında olacağını bildiği arkadaşı Yavuz'la lise son sınıfı atlatmaya çalışıyordu.
Bir gün Yavuz'un anlamsız ısrarlarıyla ettiği çifte randevu teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Kalbi, göz ardı edemediği heyacanını ilk sevgilisinin bakışlarında, kelimelerinde ve anlayışında yaşadı.
Yine de bir eksiklik vardı. Ya da fazlalık.
Siz hiç geçmişinizi yeniden yaratmak istediniz mi?
Cansel istedi.
Bu, onun hikâyesi.
"Karımla aynı evin içinde, ayrı ayrı yatacaz öyle mi?" üzerime doğru gelen adımlarıyla birlikte arkaya doğru geriledim. Onunla aynı evde bulunduğum yetmezmiş gibi bir de aynı oda da kalacaktık.
"Tamam sen, bu oda da yat ben başka oda da yatarım." diye başka bir öneri sundum, ama bu öneri mi de reddeceğinden adım kadar emindim.
"Önerini reddediyorum. Sikseler de seninle ayrı odalar da kalmayacaz, bu oda da karım'ın yan ında kalacam." ciddiyetle verdiği cevaba, ağzım açık kaldı.