... Hira hızla ona döndü ve iki eliyle Yamaç'ın göğsüne bastırıp iterken "Defol git!" diye bağırıp kolunu kurtardı, sesinde nefret vardı, saf bir nefret. Yamaç onu sert bir şekilde tutmadığı için geriye doğru sendelerken pişmanlık dolu bakışlarla arkasını dönen Hira'ya baktı. "Hira gel ve bin şu arabaya lütfen, izin ver evine bırakayım." Hira bir karşılık vermedi, Yamaç'ın sesindeki o acıyı hissetse de arkasını dönmedi yürümeye devam etti. "Hira! Bin şu arabaya!" Bu sefer bağırdı, öfkeyle değil içindeki acı ve pişmanlığın etkisiyle onu durdurabilmek için bağırdı. Hira durdu, Yamaç'ın sesini yükseltmesiyle istemsizce omuzlarını kaldırdı ve durdu. Yamaç'a doğru dönmeme konusunda kararlıydı. "Hira bin, zorla bindirip canını yakmak istemiyorum." Hira kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını araladı. Öfkeyle gözlerini kıstıktan sonra yüzünü Yamaç'a çevirip ona doğru hızla yürüdü. Onun karşısına geldiğinde boy farkına rağmen yüzünü onun yüzüne kaldırıp göz göze gelmeye çalışarak öfkeyle konuşmaya başladı. "Canımı yakmak istemiyorsun öyle mi? Sen canımı yakmaktan korkuyorsun öyle mi?" Sözlerini söylerken başını bükerek içindeki nefreti dışa vurmaya çalıştı. Yamaç gözlerini nefret dolu maviliklere sabitleyerek kafasını salladı ve "Seni incitmek istemiyorum." diye karşılık verdi. Hira öfkeyle kıstığı gözlerini Yamaç'ta tutarken bir kaşını kaldırıp kendini Yamaç'a biraz daha yaklaştırarak sesinin tonunu kısıp fısıldar gibi konuşmaya başladı. "Öyleyse üzgünüm Yamaç Barlas ama beni çoktan incittin ve sana kötü bir haberim var; Artık ne yaparsan yap sen beni bir daha asla incitemezsin. Çünkü ben kırıldığım yerden bir daha asla kırılmam." Hira kendini geri çekip karşısında acı dolu gözlerle kendisine bakan adama alaycı bir ifadeyle bakıp bedenini çevirip "Defol git! S