"Gölgelerin peşinden koşan çocuktum ben. Sonra bir de baktım, kendim dönüşmüşüm onlardan birine. Adımlarım yavaş, sessiz ve bazen öyle acımasız ki... Gittiğim yerler uğursuzluklarla dolu. Koskoca mahzenin çöküşünü izlerken bile kıpırdamamıştı beton gibi sert yüzüm. Oysa, bilmediğim bir esrarın gücüyle kıpır kıpır olurdum penceresine gizlice bakarken. Umut doluydu, yaşam doluydu, neşeliydi kardeşim. Onu izlerkendi içimde oluşan mayhoşluk. Ta ki karanlıkta penceredeki yansımamı görene kadar. O dehşetin meleğini, acımasız kalbin kitap gibi açık sayfalarından okunan zalimliyi. Nefret dolu hayatın yüz hatlarıma işlediği ezazilliği görürdüm hep. Durmadan işlerdi yüreğime yüreğime. Ne varki dayanıyordum, kaderimin sırtıma sapladığı bıçaklara rağmen heykel gibi kıpırdayamıyordum..."All Rights Reserved
1 part