Yağmur yağıyordu, eskilerin deyimine göre gök ağlıyordu. Aynı ben gibi. Aynı benim gözlerim gibi. Etrafı yoğun toprak kokusu sararken, gecenin karanlığında gölgeler sanki kol geziyordu. Her yer karanlıktı. Ay bile parlamıyordu. İçeride bir sessizlik dalgası yükseliyordu. Sanki biraz sonra fırtına kopacakmış gibi. Bu karanlık, bu sessizlik ve tanımı olmayan bütün bunların arasında kaybolmuş bir çocuk gibiyim. Ağlıyorum hıçkıra hıçkıra, sonra kendi sesimden korkuyorum. Bu hiçlik sanki beni her saniye daha büyük bir şiddetle boğmaya çalışıyor. İçimdeki karanlığı delip çığlık atmak istiyorum ama yapamıyorum... KORKUYORUM... Titriyorum şimdi. Neden bilmem ama bir titreme hissettim. Sanki bir ürperti var içimde. Bir durgunluk, bir suskunluk. Sanki ben artık eski ben değilim. Evet doğru dediğim. Ben Kiara Grace Kelly. Ve ben gülmeyi unuttum. Ha gülmek ha intihar etmek. Hiçbir farkı yok benim için hislerin. Çünkü ben taş kalpli bir insanım. Çünkü ben umut etmeyi unutmuş birisiyim.