Hayat sınavdı ve sınavlar zorluydu. Benim sınavımsa hayatımdı. Sevdiklerimin bedenimde ve ruhumda açtığı yaralarla onların söz hakkı olduğu hayatımdı...
Yirmi bir yaşında bir kızın eğlenmekten başka ne gibi bir isteği olabilirdi? Ama benim vardı, diğer herkes gibi yaşamak...
Bugüne kadar birçok şey yaşamıştım. Hepsi de birbirinden kötüydü. Ama hiçbiri beni yıkmaya yetmemişti. Yıkamamışlardı, güçlüydüm; güçlü olmak zorundaydım zira... Kaderin önüme çıkardığı tesadüflerle güçlü olmuştum ben. Ama aklımda bir soru vardı, gerçekten tesadüf var mıydı yoksa her şey kurmaca bir oyundan mı ibaretti?
Ben Ayris, Ayris Ekinci. İsmimin anlamı yakamoz demek. Yani geceleri denizin içinde oluşan ışıltı. Ve ben o ışıltıydım, ihtiyacım olansa beni içine alabilecek bir denizdi... Ama o deniz de güvenli değildi ya, fırtınayla mücadelesi hırçın ve asiydi...
Fırtına sessizce gelmişti ve hırçınca gitmişti. Ardında bıraktığıysa kaybolan hayatlar ve yitip giden sevdalardı...
"Hiçbir sır ebediyen saklı kalmaz Aslı, elbet gün yüzüne çıkar. Görüyorsun işte ne annemin sırrı ne de benim sırrım saklı kaldı. Eğer o gün güçlüysen elbet bir gün güçsüzleşirsin, tüm dengeler altüst olur ve sırlar açığa çıkar. Ne kadar çabalasan da saklayamazsın, çünkü artık sırların elindedir bir zamanlar sende olan silah. Ve sen o silahın namlusuna teslim olursun... "
"Kahretsin! Bu nasıl bir sistem!?"
Sinirle arkama yaslanıp ellerimle yüzümü avuçladım. Saatlerdir sisteme giriş yapmakla uğraşıyordum ama bir türlü giremiyordum. Sistemleri fazla kuvvetliydi. Hemde bir şirkete göre fazlasıyla kuvvetliydi. Bu daha çok şüphelenmeme neden oluyordu.
Tam tekrar deneyeceğim sırada telefonum çaldı. Arayan Maske idi. Telefonu hızlıca açtım.
"Ne buldun?"
Ses değiştirme cihazını kullanıyordu. Bu yüzdende sesi çok cızırtılıydı.
"Daha giriş yapamadım."
Yürek yedim belki de ama doğruyu söylemiştim.
"Şafağa kadar kayda değer bir şey bulamazsan kendine kaçacak delik ara."
"Efendim, sistemleri çok güçlü. Normalde bu kadar uzun sürmezdi. Lütfen, biraz daha süre verin."
"Sana yeterince süre verdim."
"Bir gün daha efendim. Lütfen."
Telefondan cızırtılı sesler gelmişti. Sanırım nefes veriyordu.
"Yarın şafağa kadar vaktin var."
Bir şey dememi beklemeden telefonu suratıma kapatmıştı. Hızla tekrar işe koyuldum. Umarım yarın şafağa kadar kayda değer bir şey bulabilirim...
(Bu kitabı okuyan/okuyacak olanlar size başta saçma gelse de sonradan ileriki bölümlerde ne olduğunu, neden olduğunu açıklıyorum! Çok saçma, bu ne ya, ne alaka, tarzında yorumlar yapmadan önce sabırla diğer bölümleri okumanızı rica ediyorum! Arada sırada yine de saçmalıklar olabilir, ki bu çok normal bir sürü kitapta var, onlar içinse şimdiden özür dilerim!)
*
17/02/2023 Notu: Kitap düzenlenmiştir!
*