Son Fısıltılar
  • Reads 1,406
  • Votes 134
  • Parts 1
  • Reads 1,406
  • Votes 134
  • Parts 1
Ongoing, First published Nov 13, 2021
Son fısıltılar

Ülkede gittikçe tehlikeli olan bir hastalık hızlı bir şekilde  yayılmaya başlamıştır.

Ülkenin başlarının olduğu bir kurulun toplanmasıyla,bu hastalığın tedavisinin bulunması için bazı kişilerin feda edilmesi kararı alınmıştır ama bunu halkın dikkatini çekmeden yapmaları lazımdır.

Bu yüzden en savunmasız grubu seçmişlerdir."Yetimler"

Ülkedeki yetim çocukları her yıl belli bir yaşa geldiklerinde,gerekli kan testlerini yaparak tespit edip o çocukları kandırarak,kullandıkları bir sistem.

"Çoğu kişi orayı özel bir müze zannederdi oysaki gerçekler bambaşkaydı , orası bir müzeydi evet ama özel bir müze değildiher yerde çığlık seslerinin olduğu ,bir sürü ruhun zarar gördüğübir ölüm müzesiydi. 

Duvarlarında tek bir yazının yazdığı ölüm müzesi"

"Son fısıltılarınızın keyfini çıkarın ama üzülmeyin en azından ilk kez değerli olucaksınız"

Biz 4 arkadaş, o gün her şeyden habersiz gülerek çıkmıştık o yetimhanenin kapısından,bir daha dönmemek üzere...


"Aralarına birini sızdırmamız lazım ."
Gülerek ona baktım
 Hayır bu sefer kurduğumuz oyunun içinde bizzat bizde oynuyacağız ama bu halimizle değil diyip ona güldüm .
"Yetim ve zavallı Savaş Tuna ve Mert Köksal olarak giriceğiz oraya..."
Çünkü yetimler sadece birbirini kabul ederler...

-Ya bizde gerçekten onlara üzülürsek?
-Üzülmek kalbi olanların yaptığı bir iş bizim değil.
-Ya bizde bir kalbimiz olduğunu hatırlarsak Rüzgar!
All Rights Reserved
Sign up to add Son Fısıltılar to your library and receive updates
or
#2bekçisi
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
40 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
GECENİN İZİ cover
MAZHAROĞULLARI cover
🌼PAPATYA 🌼(Düzenlenecektir) cover
İMDADIM cover
KONUK SEVMEZ DENİZ cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
ÖFKE ÇİÇEĞİ  cover
SARRAF cover
Fındık Tarlası cover
Kara Gül  cover

GECENİN İZİ

40 parts Ongoing

Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....