O okyanusun ortasında kalmanın, ölümün gelmesini beklemenin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu.O kendi gözyaşlarıyla yarattığı okyanusunda yalnız başına boğuluyordu. Okyanusunun yüzeyinde yüzen cesetler geçmişinde idam ettirdiği kimseler. Cesetlerin koyu kırmızı kirli kanları okynausunun maviliğine iz bırakıyordu. Ve o şunu biliyordu; lekeler zamanla geçerdi ama izler, izler geçmezdi. Belirsiz bir okyanusunda isimsiz gemisi batmadan önce çıkmıştı gemiden. Şimdi gündoğumu eşliğinde batan gemisini izlerken içindeki kin ve nefret tüm okyanusu kuruttu. O haritada yeri belirsiz, isimsiz gemisiyle birlikte tüm iyiliğini batırdı, kimsenin ruhu duymadı.All Rights Reserved