14.yüzyılda Orhan Gazi zamanının Osmanlı'sında geçen bir öykü. Devrin en meşhur hekiminin barbarların elinde harcanacağını anlayan sultan, güvendiği askere hekimi sağ salim getirmesi için emir verir. Asker ile hekim karşılaştığında ise hekimin gelmek için tek bir şartı vardır: Bursa' ya giden yolda geçtikleri her köyde hasta kalmayıncaya dek misafir olmak. İnatçı bir hekim, hayatın anlamını kavrayamamış bir asker, antik tıbbın gizemleri ve köklü bir sevgiye açılan yol.. ▪ ♧ ▪ 9.bölümden Köyün karanlık yollarında ilerledi bir süre. Gece yarısı ile sabah namazı arasındaki vaktin daha yarısına bile gelmemişlerdi. O karanlıkta yürürken arkasında bir varlık hissetti gene. Durup arkasına baktığında ise ağaçların arasında iki karaltı gördü. Yavaşça karanlıkta nefes alan o iki kişiye rastladı fakat durmak zorunda kaldı. Ayakları onu taşıyamayacak duruma gelmişti çünkü.. Gözleriye gördüğü şey, soluk borusundan katran kıvamındaki bir sıvı gibi aşağıya akıp bacaklarına indi ve onu felç etti. Bu arada aynı görüntü, burnundan içeri duman gibi girmiş ve dimağını zehirlemişti. Kafasını çevirdi. Ve öz şifa suyunu gözlerinden aşağı akıtmayı reddedip zehrin geçtiği yollara akıtmayı seçti. Böylece hem ayaklarının bağını çözdü hem de aklını kullanmaya muvaffak olarak orayı sakince terk edebildi.. ▪ ♤ ▪All Rights Reserved