Gökyüzü bir kez daha şiddetli bir şekilde aydınlandığında çakan şimşek bir kaç saniyeliğine yüzümüzü aydınlatmaya yetmişti. Yağmurun izine bulanan yüzümde tek bir mimik oynamazken onun kahvenin en can alıcı rengindeki gözlerine tutundum tüm gücüm ile.
Islanan saçları alnına düşmüş giydiği siyah tişörtü yağan yağmur yüzünden bedenini sarmalamıştı. Göğsü hiddetle çarparken nefes sesleri ormandaki uğultulu rüzgara karışıyordu. Gözümden düşen bir damla yaş çenemde asılı kaldı. Çamura bulanan dizlerimi umursamadan ayağa kalktım elimin çamurunu gelişi güzel üzerime sürtüp aramızdaki mesafeyi kapattım.
" Beni artık görmeyeceksin, ! sesimi duymayacak, tenime dokunmayacaksın. Zamanla sana aşkla baktığım gözlerimi unutacaksın, gülümsemem silinecek hafızandan, sesim, kokum, yüzüm sonra belki de.
Verilmiş tüm sözler unutulacak, hayaller unutulacak, yeminler unutulacak. Beni yakıp yıktığın bu orman senin mezarın olacak Araf Karadağ !"
Yaraları vardı kadının.
Adamın her seferinde kanatıp, hiç bir seferinde görmediği...
Nefes aldığı yerle boğulduğu yerin aynı olduğunu fark ettiği yerde başlıyordu adamın çıkmaz sokağı .
Uzaklaşmaya çalıştıkları her vakit birbirine çekilen Leyla ve Arafın hikayesi bir girdap içinde sürüklenirken onlarla beraber bu yola çıkmaya hazırsanız 1. Bölümde görüşmek üzere Sevgiler..
8 Mart 2022
"Karımla aynı evin içinde, ayrı ayrı yatacaz öyle mi?" üzerime doğru gelen adımlarıyla birlikte arkaya doğru geriledim. Onunla aynı evde bulunduğum yetmezmiş gibi bir de aynı oda da kalacaktık.
"Tamam sen, bu oda da yat ben başka oda da yatarım." diye başka bir öneri sundum, ama bu öneri mi de reddeceğinden adım kadar emindim.
"Önerini reddediyorum. Sikseler de seninle ayrı odalar da kalmayacaz, bu oda da karım'ın yanında kalacam." ciddiyetle verdiği cevaba, ağzım açık kaldı.