Başlıyoruz...
Nefeslerimizi tuttuk, tüm sessizliğiyle hayatın başlıyoruz. Korkar adımlarla yavaş yavaş, narin şekilde yürüyoruz. Yumuşak dokunuşlar sergiliyor topuğumuz zemine. Hissediyoruz, sonunda büyük bir hüsranın ortasında bulacağız kendimizi. Yardım edenimiz olmayacak o korkunç duygu da. Tek başımıza elimizden geleni yapacağız, ya da yaptığımızı sanacağız..
Aşkın gölgesi yavaş yavaş kapatıyor aydınlığımızı. Üzerimiz de tüm içtenliğiyle parlayan ışık; korkunç bir gölgenin ardında kalıyor artık, kayboluyoruz.
Tamamen bize ait olan organ, nasıl davranacağını bilmediğimiz kişinin eline geçiyor artık. Kırıp parçalayacak mı, yoksa kendine ait bir parçaymış gibi nazikçe sahiplenecek m? Korkuyorum, bu sefer 1. çoğul kişi olarak değil, 1. tekil olarak korkuyorum.
Sina ve Kristal; aşkın gölgesinde kayıp mı olacak yoksa, hayatın aydınlığında aşkları ile dans mı edecekler?