Yüzyıllardır insanların dengede tutmaya çalıştığı bir terazi vardı, belki bu terazi hiç dengede duramamıştı ama biz hukukçular bu teraziyi eşit dengeleyebilmek için uğraşıyorduk. Bunca okul, bunca kitap, bunca cesaret adalet ve eşitlik içindi. Bu terazinin dengesini bozmak için türlü oyunlar çevrilirdi bazen, cesur insanların işiydi hukukçu olmak. Hayatın en karanlık yüzüyle karşılaştığında korkup kaçmak, para için terazinin dengesini bozmak sizi hukukçu yapmazdı. Hukuk fakültesinden yeni mezun inatçı, hırçın, cesur dik kafalı stajyer bir avukat olan Nehir Korhan başına açtığı büyük beladan dolayı kendisini büyük bir oyunun içinde bulur. Tam 3 ay boyunca hiç tanımadığı bir adamla sevgili rolü yapacak ve bunun sonucunda başına açtığı bu büyük beladan da kurtulacaktı. Sahi Savaş Aslanbey ile 3 ay aynı evin içerisinde nasıl dayanacaklardı bu oyuna. Çünkü Savaş da en az Nehir kadar inatçı hırçın ve son derece tehlikeli birisiydi, ölüm saçıyordu bakışları. Nasıl dayanacaktı o bakışlara Nehir? Belki de zekasıyla alt edecekti ölüm saçan bakışlarını. Ya ikisi de yenilirse birbirlerine, asıl o zaman ne olacaktı?