10 parts Ongoing ---
Bazı kız çocukları sessiz doğar.
Bazılarıysa, susturulmak için doğar...
Elira, köyün dışına bile adım atmamışken, kendi hikâyesinin kahramanı olamayacağını çoktan öğrenmişti. Bir gün, hiç tanımadığı bir adamın gözleri önünde "karşılık" olarak sunuldu.
Sebep?
Dayısının can borcu.
O günden sonra, Elira artık sadece bir "kız" değil... bir "bedel"di.
Birilerinin yaptığı hataların, sustuğu sırların ve geçmişin kanla yazılmış bedeliydi.
Azran ise o sessizliğin içinden çıkan gölgelerden biriydi.
Soğuk, mesafeli, hesaplaşılmamış bir geçmişin taşıyıcısı...
Elira'nın gözlerine bakmayan, geçmişi kan kokan bir adam...
...Ve Elira, o gözlerin içine baktığında, sadece kendini değil, sessizce gömülmüş nice kız çocuğunun kaderini de gördü.
Bir ev... ama yuva değil.
Bir adam... ama eş değil.
Ve bir hayat... ama onun olmayan.
Her sabah sessizliğini giyip Azran'ın karanlığına adım atarken, Elira içten içe bir şeyin değişmesini beklemedi. Beklemek lükstü. Hayal etmek ise tehlikeli.
O sadece hayatta kalmaya çalıştı.
Ama bir kadının içine gömdüğü suskunluk, bir gün duvarlardan taşar...
Ve bazı hikâyeler, tam da oradan başlar.
Ben bir oyuncaktım. Rafine edilmiş bir zarafetin, ağırbaşlı bir teslimiyetin içine sıkıştırılmış, ruhu susturulmuş bir cam bebek. Kırılmaya korkan değil, zaten çoktan çatlamış olanlardan.
Azran... O, kendini hiç açıklamadı. Gözlerinin içinde öyle derin bir yorgunluk vardı ki... Sanki yüz yıl boyunca sevdiği herkesi mezara koymuş da, hâlâ hayatta kalmaya çalışıyordu. Bana dokunmadı. Ama gözlerini üzerimden hiç çekmedi. Suskunluğuyla sarıp sarmaladı beni. O bile ne yapmak istediğini bilmiyordu belki.
Dayım bir hayat karşılığında benimkini verdi. Ve ben boyun eğdim. Çünkü o gün isyan etseydim, kimse dinlemezdi. Bugün ise isyan etmeye gücümyok.