SINIR YASASI
  • Reads 29
  • Votes 0
  • Parts 1
  • Reads 29
  • Votes 0
  • Parts 1
Ongoing, First published Dec 04, 2021
Mature
Türk Ceza Kanunlarında, sınır yasasıyla ilgili şöyle bir madde vardı; "Teklif edilen sınır çizgisinin başlangıç ve bitiş noktalarının netlik ifade etmesine dikkat edilir..." 

Benim annem, takvimler; 8 Haziran'ı, akreple yelkovanda 11. 43'ü gösterirken kollarımın arasında ölmüştü ve ben o günden sonra Türk Ceza Kanunları kitabımı bir daha elime almamak üzere, rafa kaldırmıştım. Adalet terazimi de, Themis'in kafasına fırlatıp, parmaklarımın arasına bir glock yerleştirmiş, artık en yakın dostum olan Aresle birlikte bir yola çıkmıştım. 

O yolun üzerinde cesetler bırakmıştım. O cesetlerin kanını ırmaklara akıtmıştım, o yolun sokaklarına korku salmış; o korkuyu da çığlıklarla süslemiştim. Ve ben o yolun sonundaki Tartaros'ta yaşamaya başlamıştım. Ama sırtımda bir kambur vardı, o kambur bir gün büyüdü, büyüdü ve soluğumu kesip beni nefessiz bıraktı.

Bilirsiniz, Tartarostan çıkış yoktur derler. Ben bavullarımı toplayıp o hapishaneden çıkınca, çıkış var sandım. Aptallık etmişim. Çünkü Tartaros, fiziki bir hapishane değil; içimdeki karanlığın en derinindeki kilitli bir kutuymuş. Bunu bir gemiye bindiğimde, kafama silah dayayan adamı öldürdüğümde anlamıştım. Ben aslında Tartarostan hiç çıkmamışım, Tartaros hep benimleymiş. Tıpkı Ares'in sürekli kendini hatırlatmak istercesine gözümün önünde dolanması gibi.

Ben; Alâ Karaca, bir silah kaçakçısının kızıyım. Babam, Interpol tarafından izlenilen ve Türkiye'nin en büyük suç örgütünün başındaki adamdı ve ben o adamdan kaçmak için bindiğim bir gemide hem katil, hem esir, hemde aşık olmuştum...


🕸
All Rights Reserved
Sign up to add SINIR YASASI to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
36 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
İMDADIM cover
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı cover
AMARİS cover
GECENİN İZİ cover
Kara Gül  cover
PİNHAN MAHALLESİ  cover
Fındık Tarlası cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
SARRAF cover

AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18)

60 parts Ongoing

Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız. O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi. ⏳ "Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça. "Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."