Tekrar çevirdi içlerinden birisi, bu kez şişenin işaret gösterdiği kişi uzun kahkülleri gözlerine kadar inen, kahverengi saçlı yanık tenli çocuktu. Heyecanla zıpladı yerinden soruyu yönelten kişi, sanki bu anı kolluyordu oyunun başından bu yana.
"Doğruluk mu Cesaretlik mi Taehyung?" dedi bir çırpıda, sesi oldukça gür çıkmıştı.
Tüm çocukların gözleri aynı noktada toplandı, her biri bir ağızdan konuşuyor kimisi 'cesaretini göster Taehyung!' derken kimisi 'doğruluk! doğruluk!' diye inliyordu. Elini yavaşça dudaklarına götürüp sessiz olmaları için işaret etti. Etraflarına baktıklarında bir-iki kişi tekrar pencereye çıkmış etrafı gözlemliyordu. Akşamın sessizliğine bir kez daha küfür saydırdılar.
Eğilmiş omurgasını düzeltti, seçimi onu onurlandırıyormuşcasına "cesaret" dedi. Büyük bir alkış koptu ilk, ardından yakalanma korkusuyla hızlıca bastırıldı. Şişeyi çeviren çocuk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Yoora'nın hikayesini biliyor musunuz?"
"YA BIRAKSANA ANLAMIYOR MUSUN BIRAK !"
bileğimi öyle tutuyor ki elim morardı . Artık bağirmaktan boğazım ağrıdı .
"o sesine sahip çık yoksa çıkmasını bilirim anla artık kızım sen benimsin abinin bedelini ödüyeceksin ceheneme hoş geldin"
anne yardım et lütfen Allah'ım ben ne yaptım ki sen bana bunu yapıyorsun.
Beni ne bekliyor artık bilmiyorum tek bildiğim ölmek istiyorum.