Tekrar çevirdi içlerinden birisi, bu kez şişenin işaret gösterdiği kişi uzun kahkülleri gözlerine kadar inen, kahverengi saçlı yanık tenli çocuktu. Heyecanla zıpladı yerinden soruyu yönelten kişi, sanki bu anı kolluyordu oyunun başından bu yana.
"Doğruluk mu Cesaretlik mi Taehyung?" dedi bir çırpıda, sesi oldukça gür çıkmıştı.
Tüm çocukların gözleri aynı noktada toplandı, her biri bir ağızdan konuşuyor kimisi 'cesaretini göster Taehyung!' derken kimisi 'doğruluk! doğruluk!' diye inliyordu. Elini yavaşça dudaklarına götürüp sessiz olmaları için işaret etti. Etraflarına baktıklarında bir-iki kişi tekrar pencereye çıkmış etrafı gözlemliyordu. Akşamın sessizliğine bir kez daha küfür saydırdılar.
Eğilmiş omurgasını düzeltti, seçimi onu onurlandırıyormuşcasına "cesaret" dedi. Büyük bir alkış koptu ilk, ardından yakalanma korkusuyla hızlıca bastırıldı. Şişeyi çeviren çocuk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Yoora'nın hikayesini biliyor musunuz?"
Soğuk vücudunu bedenime değdirdi ölümün, soğukluydu bu ölüyormuydum yoksa.
Yüzümden daha büyük olan elinle ağzımı kapatıyordu sanki neydi bu şey tutulmuştum resmen karabasanmıydı bu..?
Hayır bu çok farklıydı.
Herşeye en başından başlamalıyım belki de..
Ben Çisem biliyorum hikayem biraz ürkütücü ama şuan herşey çok daha iyi merak etme. Hikayemi öğrenmen için biraz sabretmek gerek.
İlk defa böyle bişey yazıp dertlerimi anlatıyorum umarım beğenilir..
Lütfen beğenirmisiniz?