Genç adam ofisindeki aynada kendiyle bakışıyordu. Gözünün altındaki morluklara dağılmış saçlarına, solmuş tenine, ama en çokta yıpranmış ruhuna. Onu yıpratan neydi? Sürekli kendine bu soruyu soruyordu. cevabından ise hiç memnuniyet duymuyordu, kabullenmek istemiyordu. Bugün kendine tekrardan bu soruyu sordu, "Beni yıpratan ney?" 20 yıldır uğraştığı, bütün yükünü üstlendiği, sadece 10 bilim insanıyla çalışarak, kendinden önceki neslinde uğraştığı ama başarısız olduğu onun ise süreci çok başarılı yönettiği hatta birkaç dakika sonra son kontroller yapılıp hayata geçireceği robotlar mıydı onu yıpratan? Yoksa robotlarını insan ırkını tehdit etmesi için tasarlamış olması mıydı onu yıpratan? Yoksa zaten yıllardır yaptığı işlerle, çıkardığı ürünlerle insan ırkına tehdit olması mıydı?
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam.
Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınmak istiyordu.
Hale Seçkin.. onu 1 yıldır kanatlarının altında yaşatıyordu. Her ne kadar BERCESTE bunu bilmesede...
+18 içeriklidir. (sahneler/ argo kelime ve konuşmalar vardır.)