Bir sürü spor aletiyle dolu olan kocaman salon boştu. Yalnızca bir kişi vardı. Onun kum torbasına attığı sert ve sıkı yumruklar dışında duyulan tek ses, hızla alıp verdiği soluklardı. Ürkek adımlarla yanına yaklaştım. Yandan profiline bakıyordum şimdi. Kaslı vücudu nemlenmiş, terden saçları alnına yapışmıştı. Gergin yüz ifadesi bir an olsun dağılmadı. Geldiğimi fark eden tavrı netti. Yumrukları daha sert, ifadesi siyahtan öte adını bilmediğim bir koyuluktaydı. Dehşetin koyuluğu ne renk olurdu? Düşüncelerimi bölen emir cümlesi beklediğim gibiydi. "Soyunma odasında beni bekle" dedi yüzüme bakmadan. Dediğini yaptım ve odada banklardan birine çöktüm. Günlerdir burada bekliyormuşum hissi veren dakikalar geçmiyordu. Sıkıntıyla nefes alıp verdiğim sırada kapı açıldı aniden. Belinde havlusu, odaya dağılan sabun kokusu ve üzerinde damla damla olmuş sularla kaplı vücudu... Yorum yapılamayacak kadar güzeldi. Korkmam gerekiyordu ama garip bir şekilde korkmuyordum. Biliyordum. Acısıyla , acı verecekti bana. Hiçbir şey umrumda değildi. Ela gözleri, yeşillerimde gezerken " Buraya gel" dedi. Ona doğru yürüyordum. Bu yürümek değildi aslında. Ona koşuyordum ben. ÇÜNKÜ RUHUM SADECE ONUN DOKUNDUĞU YERDELERDE VARDI. Talya & Yağız "İlk başta gözyaşların üzerimi ıslattığında bekle, bırak ıslansın dedim. Ama o gözyaşların daha büyük bulutlar ve rüzgar oldu ve adımlarımı durduran yağmur olarak yağdı. O yağmur durmazken, kaçılamazken üzerime yağarken nereye gidebilirim ? Yolumu kaybettim. Uzaklara kaçmak istesem de ... Hep aklımdasın ve geri dönüyorum. Seni korumak ve iyi davranmak istiyorum. Yağmur yağarken aklımı kaybetmiş olmalıyım..."All Rights Reserved