"Bir semte ilk geldiğin gün seni yağmur karşılıyorsa o gözyaşlarındır. Son kez gerçek acı ile akarlar." "Buz kesmiş" bir yandan kediyi okşarken bana döndü. "Ney buz kesmiş?" Anlamaz şekilde ki bakışları konuşmamı engelliyordu. "Ellerin" diyiverdim bir anda. Ellerine baktı ve dudaklarını araladı tam bir şey söyleyecekken geri kapattı gözlerime tekrar baktı ve "tut o zaman" dedi. Anlamamıştım ya da demek istediği şeyi yanlış düşünüp kendimi rezil etmekten korkuyordum. "Ne?" Bunu söyleyerek de kendimi rezil etmiştim sanırım. Tam o an öyle bir baktı ve bana fazla güzel sıcak bir gülüş bahşetti ki şaşkınlık ve heyecandan dilimin tutulması an meselesiydi. "Isınması için diyorum tut ellerimi." Gözleri gözlerimi bulmuşken bana sarf ettiği bu kelimeler karşısında tam şuan dilim tutulmuştu bir aptal gibi yüzüne bakıyordum. Benim suskunluğuma eşlik etti ama gözlerini çekmedi halbuki ben gözlerimi çekmiştim. Daha fazla bakarsam utandığımı anlayacaktı. Gözlerinin üstümde olması bile beni delirtirken bu saatten sonra ne yapacaktım ben. Ne yapacağımdan habersiz sonu olmayan bir yola girmiştim bu yolda ilerlerken kafamı karıştıran tek şey belki de bu yolun sonu olan bir yol olabileceği düşüncesiydi.All Rights Reserved