Hafızanı kaybedersen düşmanına âşık olabilir misin?
Karaca Yıldırım, ailesini kaybettiği kazadan aylar sonra iyileştiğinde teyzesinin yanına taşınır. Hayatına devam etmek için üniversiteye kaydolup güzel sanatlar bölümüne gitmeye başlar. Başlangıçta her şey iyidir. Onu çok seven bir teyzesi, samimi arkadaşları ve başarılı olduğu bir üniversitesi vardır. Ta ki geçmişinden gelen gizemli bir çocuk işleri karıştırana dek.
Şimdi, her şey değişmiştir.
Karaca artık ne arkadaşlarına, ne teyzesine ne de çok iyi bildiği hayatına güvenemez hale gelir. Sırlarla dolu Aram Alevyan, ansızın çıkıp geldiğinde Kar'ın hayatı tepetaklak olur. Artık geçmişten anılarla günümüzdeki hayatı iç içe geçmiştir.
Karaca Yıldırım, gerçekten de sandığı kişi mi?
Tabloların altına fiyakalı bir imza atan ressam öğrenci mi yoksa gerçek çok daha karanlık bir mahzende henüz çocukluğuna kazınmış bir gölge mi?
Peki ya Aram? O, Karaca'nın neyi? Düşmanı mı? Peki, neden düşman olduğunu hatırlamıyorsa... Ona âşık olabilir mi?
Anahtarı almayı başarmıştım . Sıra kuleye girmekteydi.
" Aferin sana Areles dedim " kendi kendime.
Ancak bir sorun vardı. Ben anahtarı almayı başardıysam gelecek olan hamle hiç de iyi olmayacak demekti. Arkama dönerek: " Stew!" diye bağırdım.
Yavaşca gelen x -ışınları gelecek olan hamlenin ne olduğunu göstermişti bile .
Şansıma bu hamleyi tahmin ettiğim için yanımda ışının yaydığı radyasyonu engelemek için gözlük almıştım. Diğer gözlüğü Stew' e attım. Anahtarı boynumdaki ipe taktım .
"Areles!" dedi hızlıca.
Hemen kafamı eğerek üstümden gecen şeye çarpmaktan kurtuldum .